Galata Mevlevihanesi'nde üç yüzyıl aradan sonra 'Miraciye' okundu

Nâyî Osman Dede tarafından bestelenen ve dinî musikimizin en sanatlı eseri olan mîrâciye, Dede'nin şeyhlik yaptığı Galata Mevlevihanesi'nde 300 yıl sonra önceki akşam ilk kez okundu.
"Evvel Allah adını yâd ederiz/Dil dil olmuş kalbi dilşâd ederiz" diye başlayan eser okundukça dinleyenler her mısraın sonunda, hep bir ağızdan ve âhenkle "sallû aleyh" diyerek Süleyman Erguner Miraciye Topluluğu'na iştirak etti. Miraciye'den sonra, Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin mirac ve münacaat bahirleri okundu. Semazenler gösteri yaptı. Kutbü'n Nâyî Osman Dede'nin mezarının da yer aldığı Galata Mevlevihanesi, yaklaşık üç saat boyunca 'Miraciye'nin o derin nağmeleri ile yankılandı. İcranın ardından geleneğe uyuldu ve Hazreti Peygamber'in (sas) Mirac Gecesi süt içmesini hatırlatmak için kandil simidi ile süt ikram edildi.

Hazreti Peygamber'in Mirac Gecesi yaşadıklarını konu alan miraciyelerin en ünlüsü Osman Dede'ye (vefatı 1729) ait olanı. Ömrünün sonlarına doğru bir gece Üsküdar'daki Nasuhi Dergâhı'nda misafir olarak kalan Osman Dede, Miraciye'yi Nasuhi Hazretleri'nin ricası üzerine yazıp bestelemiş. Dede'nin Miraciye'sini mirac kandillerinde okumak zaman içinde gelenek haline gelmiş. Öyle ki bu maksatla camilerde ve tekkelerde vakıflar bile kurulmuş. Unutulmaya yüz tutmuş bu geleneği ihya etmek için çaba sarf eden Neyzen Süleyman Erguner ile 'Mîrâciye'yi ve kültürümüzdeki yerini konuştuk.

Kutbü'n Nâyî Osman Dede Mîrâciye'yi nasıl bestelemiş? Bu konuda bir rivayet var mı?

Galata Mevlevihanesi'nde 1689-1730 tarihlerinde şeyhlik yapmış olan Osman Dede, bir regaip kandili gecesi yakın dostu devrin büyük mutasavvıflarından Mehmet Nasûhi Efendi'nin Üsküdar Doğancılar'daki Nasûhi Dergâhı'na gelir. Nasûhi Efendi, Dede'den mîrâciye bestelemesini rica eder, aynı gece Miraciye'nin güfteleri, Nasûhi Efendi tarafından Osman Dede'ye ilham olur. Bunun üzerine Osman Dede, mirac kandiline kadar kısa zaman içinde '400' mısradan oluşan, mesnevi tarzındaki Mîrâciye'yi besteler ve ilk kez Nasûhi Dergâhı'nda okunur. Mîrâciye'nin bundan sonraki yıllarda özellikle mirac kandillerinde okunması âdet olmuştur.

Mîrâciye, Osmanlı döneminde nasıl kıraat edilirdi?

Mîrâciye, her yıl miraca tesadüf eden sabah, birçok dergâhlarda, Şehzade Camii'nde, Hazreti Sünbül Dergâhı'nda, Yenikapı Mevlevihanesi'nde, ayrıca Merkez Efendi'de, Hüdâyi ve Nasûhi dergâhlarında, Kadirîhane ile diğer tekkelerde okunmakta idi. Miraciye, her biri ayrı makamda bestelenmiş 'Bahir' adı verilen altı bölümden oluşuyor. Bahirler arasında eseri süsleyen, güfteleri Arapça ve Hz. Nasûhi Efendi'ye ait olan 'tevşihler' bulunuyor. Eseri, bitişik iki kürsüde yer almalarına itina edilen ve aynı üstaddan meşk etmiş iki kişi birlikte okur, kürsülerin altında oturan zâkirler de her bahirden önce Mîrâciye'ye mahsus ve usulle bestelenmiş tevşih ilahilerini söylerlerdi. Her mısranın sonunda "sallû aleyh" denir ve 6. bahir esnasında Münacat'a kadar her mısranın sonunda "minne's-salât" (bizden salât ü selam olsun) diye terennüm edilirdi. Münacaat esnasında her mısranın sonunda zakirler tarafından "İkbel yâ Mücib" (Dualarımızı kabul et ey Dualara İcabet Eden) denilirdi. Böylece Mîrâciye son bulurdu.

Osman Dede'nin mezarı başında üç yüz yıl sonra Mîrâciye'yi yeniden okumak nasıl bir duygu?

Zaman ve mekân üstü bir hadise olan Mirac, bizim için de heyecan verici bir olay. Osman Dede, Hz. Peygamberimiz'in aşkıyla, bu mübarek hadiseyi, Allah katına yükselişi nağmelendirdi. Bizler de, onun ölümünden yaklaşık üç yüz yıl sonra, bu ilahi nağmeleri yine onun kabrinin yanı başında Galata Mevlevihanesi'nde dile getirmeye çalışıyoruz. Miraciye'nin 4. bahri olan nevâ kayıptır; ancak 'Mîrâciye'nin Galata Mevlevihanesi'nde üç yüz yıl aradan sonra ilk defa seslendirilmiş olması kültürümüz adına önemli bir faaliyettir.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi

Yorumlar