Türkiye, dünyaya Yunus'la açılıyor

Uzun zamandır açılacağı kulaktan kulağa fısıldanan Yunus Emre Vakfı, Türk şiirinin piri Yunus Emre'nin "Yunus miskin çiğ idik, piştik elhamdülillah" sözünü ete kemiğe bürüdü, pişti ve çalışmalarına başladı. Ankara'da eski Tekel binasında açılan vakfın genel müdürlüğünü Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan üstleniyor. Dünyanın dört bir yanına Türkiye'yi, kültürel mirasını, Türk dilini, kültürünü ve sanatını tanıtmak amacıyla yola koyulan vakıf, Almanların Goethe Enstitüleri, İspanyolların Cervantes enstitüleri, İngilizlerin British Council'ları gibi hizmet verecek. Bilkan ile vakfın faaliyetlerini, neler yapacaklarını konuştuk.

Almanların Goethe enstitüleri, İspanyolların Cervantes enstitüleri, İngilizlerin British Council'ları olmasına rağmen Yunus Emre Vakfı'nın kurulması neden bu kadar geç kaldı?

Esasen Yunus Emre Vakfı yeni açılmış olmasına rağmen, Dışişleri, TİKA, Kültür ve Turizm Bakanlığı, MEB ve STK'ların dil, kültür ve tanıtım faaliyetleri uzun yıllardır devam ediyor. Bu alandaki esas problem, yapılan faaliyetlerin belli bir seviyede ve süreklilikte olmamasıdır. Ben, Yunus Emre Vakfı'nın faaliyetlerine başlama tarihinin gerçekçi bir sürece dayandığına inanıyorum. Türkiye'nin gerek kendi bölgesinde gerekse dünya ölçeğinde üstlendiği önemli rol ve ekonomik, siyasî açıdan yeni pozisyonu, Yunus Emre Vakfı'nın açılması tarihinin isabetli ve zamanında gerçekleşen bir girişim olduğunu ortaya koymaktadır.

Yunus Emre Vakfı'nın amacı ne olacak?

Yunus Emre Vakfı'nın amacı vakıf kanununda, "Türkiye'yi, kültürel mirasını, Türk dilini, kültürünü ve sanatını tanıtmak, Türkiye'nin diğer ülkeler ile dostluğunu geliştirmek, kültürel alışverişini artırmak, bununla ilgili yurtiçi ve yurtdışındaki bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak, Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurtdışında hizmet vermek, Türkiye'de Yunus Emre Araştırma Enstitüsü ve yurtdışında Yunus Emre Türk kültür merkezleri açmak" olarak belirlendi. Bu çerçevede yurtdışında açılacak Yunus Emre Türk Kültür merkezlerinde geniş bir alanda ihtiyaç duyulan hizmetleri sunacak olan vakıf, Dışişleri, Milli Eğitim ve Kültür ve Turizm bakanlıkları ile TİKA'nın yurtdışındaki kültür merkezlerini devralmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede ilk olarak, Almanya, Bosna-Hersek, Makedonya, Mısır, Türkmenistan, Kazakistan ve İsrail gibi ülkelerdeki merkezlerin vakfa devredilmesi planlanıyor. Bu ülkelere en kısa zamanda yenileri de eklenecek ve talepler doğrultusunda merkez sayısı, zamanla artacak. Yunus Emre Türk kültür merkezleri'nde araştırmacıların istifade edebilecekleri temel kaynaklardan oluşacak "Türkçe Kitaplığı" kurulacak.

Türkiye, Batı'da özellikle Mevlânâ ile anılıyor, Yunus Emre bu anlamda daha geri planda. Vakıf olarak bunu nasıl yıkacaksınız?

Vakfın ismi Yunus Emre olmakla beraber, esas üstleneceği görev, yurtdışında Türk dili ve edebiyatı ile Türk tarihi, Türk kültürü ve sanatını ilk elden kaynaklarla yurtiçi ve yurtdışındaki araştırmacıların istifadesine sunmak olacak. Amacımız Batı'da sadece Yunus Emre'yi tanıtmak değil, tarih boyunca Türkçeye hizmet etmiş bütün şahsiyetleri, eserleri ve edebî kişilikleriyle araştırmacıların istifadesine sunmaktır. Yunus Emre, bizim medeniyetimizin insana verdiği değeri ve insan telakkisini en iyi bir biçimde özetleyen bir sembol olduğu için çok uygun bir isimlendirmedir. Ayrıca yurtdışında vakfın açacağı merkezlerin adı "Yunus Emre Türk Kültür Merkezi" olacaktır. Böylece kurumun ilgi alanının herhangi bir izaha ihtiyaç duyulmadan anlaşılabilecek nitelikte olacağını sanıyorum.

Nasıl bir eksikliği doldurmayı hedefliyorsunuz?

Bir boşluğu doldurmaktan ziyade, benzer hizmetlerde bulunan kamu kurum ve kuruluşları arasında bir koordinasyon sağlanması önem taşıyor. Burada yurtdışındaki gurbetçilerin, yabancı Türkologların ve Türk dili, Türk kültürü ve sanatını öğrenmek, tanımak isteyen kesimlerin daha sağlıklı, kalıcı ve süreklilik arz eden bir kurumla muhatap olmaları esastır. Bir yandan Türkçeyi modern eğitim araçları ve metotlarıyla öğretirken, bir yandan da mevcut Türkçe envanterini çıkarmak ve bu alandaki çalışmalara katkıda bulunarak yabancı ülkelerdeki Türkiye çalışmalarının sahih kaynaklara dayanarak sürdürülmesini sağlamak esas hedefimiz olacaktır. Türkiye'ye davet edilecek araştırmacıların ülkemizin gerçek kimliğini ve insanımızın hasletlerini daha yakından tanımaları, bizi doğru anlayabilmeleri için önemli bir husustur. Yabancı ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmek, dünyaya kendimizi doğru anlatabilmek, sosyal, siyasî, ekonomik ve kültürel ilişkilerimizi gerek tarihî coğrafyamızda gerekse dünya ölçeğinde geliştirmek için çeşitli faaliyetlerde bulunacağız.

Türkiye'de ve yurtdışında faaliyetleriniz neler olacak? İlk olarak neleri gerçekleştireceksiniz? Somut icraatlarınız nelerdir?

Vakıf yönetimi, Dışişleri, Milli Eğitim ve Kültür ve Turizm bakanlıkları ile TİKA'nın yurtdışındaki kültür merkezlerini devralmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede ilk olarak, Bosna-Hersek, Almanya, Makedonya, Mısır, Türkmenistan, Kazakistan ve İsrail gibi ülkelerdeki merkezlerin vakfa devredilmesi planlanmaktadır. En kısa zamanda, Kosova, Rusya, Suriye, Gürcistan ve diğer ülkelerde de Yunus Emre Türk kültür merkezlerinin açılması gündeme alınacaktır. Hizmet verilecek ülkelerde, Yunus Emre Türk kültür merkezlerinde araştırmacıların istifade edebilecekleri temel kaynaklardan oluşacak birer "Türkçe Kitaplığı"nın kurulması önemli hedeflerimizdendir. Ayrıca uluslararası standartlara uygun ve internet üzerinden uygulanacak bir Türkçe Seviye Sınavı (TSS) da yazılım aşamasında olup "Türkçe Pasaportu" konusunda uluslararası geçerliliği olacak TOEFL benzeri bir dil sınavı hazırlanmaktadır. Yunus Emre Türk kültür merkezleri, ilgili ülkelerde faaliyet gösteren Türk derneklerinin kültür ve sanat etkinlikleri ile STK'ların bu yöndeki çalışmalarına da proje destekleri verebilecek ve ülkeler arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
20/05/2009

Yorumlar