Resim ve Heykel Müzesi'nde güzel şeyler oluyor

El ele sıraya dizilmiş çocuklar... Uzun bir yoldan geldikleri hallerinden belli. Merak dolu ışıltılı bakışlarıyla içeri girmek için bekleşiyorlar. Biraz da heyecanlılar. Belki de ilk kez bir müzeye girmenin sevinci bu yaşadıkları. Aslında ziyaret etmeye hazırlandıkları bu müze de aynı heyecan içinde desek yeridir. Zira iki yıldır restorasyon sebebiyle kapıları kapanan müze, 'Serginin Sergisi' adlı sergiyle 'burası biterse bakın nasıl harikulade bir yer olacak' demenin telaşında şu sıralar.

Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, restorasyonu tamamlanan dört bölümünü görücüye çıkarmak için, 72 yıl önce açılan ilk sergiyi tekrar kurdu. 20 Eylül 1937 tarihinde Atatürk tarafından Dolmabahçe Sarayı'nın Veliaht Dairesi'nde açılan sergi, eski gazete sayfalarındaki birkaç haber ile onlara eşlik eden fotoğraflar sayesinde yeniden görücüye çıktı. Lakin iki aylık bir 'görümlükten' sonra müze tekrar kapılarını kapatacak ve restorasyon devam edecek. Milli Saraylar tarafından sürdürülen restorasyonun, 2010 sonunda tamamlanması planlanıyor.

Aslında Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi olan bina, 10 bini aşkın koleksiyonuyla Türkiye'nin en güzel müzesi olmaya namzet. Uzun yıllar koleksiyonunun pek azını sergileyebilen müze, eserlerini daha çok özel müzelere ödünç veriyor. Resim ve Heykel Müzesi'ni, sanat camiası kadar sanatseverlerin de sahiplenmesi gerekiyor. Müzenin yaşayan bir mekân haline gelmesi bu ilgiyle mümkün. 'Serginin Sergisi' de biraz bunu gösterme arzusunda. Eldeki muazzam bina atıl bir halden kurtulursa nasıl bir müze ortaya çıkacağı restorasyonu tamamlanan bölümler vasıtasıyla dile getiriliyor ve müze yönetimi dikkatleri bu yakaya çevirmeyi arzuluyor. Resim ve Heykel Müzesi'nin 1937'deki açılış sergisinde yer alan 325 eser, Türk resim ve heykel sanatının 70-80 yıllık öyküsünü yansıtıyordu. Başta Güzel Sanatlar Akademisi olmak üzere çeşitli kurumlardan toplanmış olan bu tablolar, heykeller, Primitifler, Orta devre ve Modern devre olarak üç ayrı bölüm halinde teşhir edilmişti. Bir resim ve heykel müzesinin açılması "genç Türkiye Cumhuriyeti'nin güzel sanatlara verdiği değerin ve sanatın modern toplumun eğitimindeki önemine olan inancının" bir ürünü. Ancak ilk sergide yer alan 325 eserin bir bölümü çeşitli nedenlerle başka kurumlara gönderildiğinden 'Serginin Sergisi'nde bugün sadece geriye kalan resim ve heykellerden bir seçki sunuluyor.

116 resim ile 24 heykelin yer aldığı 'Serginin Sergisi' kronolojik bir sıralamayla Harbiyeli ve Darüşşafakalı Ressamlar, Osmanlı Resim Sanatının Başlıca Temsilcileri, Türk İzlenimcileri / 1914 Kuşağı Sanatçıları, Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları / Müstakiller ve 'd Grubu' ve 'İnkilap Sergileri' olmak üzere beş bölümden oluşuyor.

Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid, Nazmi Ziya, İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Şeref Akdik, Şefik Bursalı gibi usta sanatçıların eserleri, yenilenmiş duvarlar ve gün yüzüne çıkan muhteşem bezemelerin gölgesinde sergileniyor. Kısa süreli de olsa bu karanlık depolardan, aydınlık mekânlara çıkış, yeniden kanatlanacak bir müzenin habercisi diyebiliriz.

Müzede elden geçmeyi bekleyen daha pek çok bölüm var. Zamanla yüzünü gösterecek diğer binalar da tamamlanırsa depolarda bekleyen binlerce eser gün yüzü görecek. 'Türk resim heykel tarihinin ana belleği' olan müzenin talihi biraz kara olsa da yapılan bu onarımlar sayesinde güzel gelişmelerin olacağı aşikâr. İskelelerin arasında, tokmak seslerinin eşliğinde bir tadımlık mahiyetindeki 'Serginin Sergisi', 28 Ağustos'a kadar hafta içi her gün 10.00-16.00 arasında gezilebilir.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
11/07/2009

Yorumlar