Usta mimarlar Şakirin Camii'nden rahatsız

Mimar Cengiz Bektaş'a Almanya'dan bir okulun öğrencileri gelir. Kendisinden Ayasofya Camii'ni gezdirmelerini isterler. Gezi yapılır. Bektaş öğrencilere, "Bundan sonra nereye gideceksiniz?" diye sorar. Öğrenciler de, "Şakirin Camii'ne gideceğiz, en çağdaş cami olmuş." cevabını verirler. Bu kısa anekdot, sözün nereye uzayacağını ele veriyor. Karacaahmet'te mayıs ayında ibadete açılan ve beraberinde pek çok tartışma getiren Şakirin Camii bildiğimiz tüm camilerden farklıydı. Bu yeni yorumu kimileri beğendi, kimileri de eleştirdi. Daha çok caminin iç düzenlemesini yapan Zeynep Fadıllıoğlu konuşuldu. Peki Türkiye'nin usta mimarları aylardır kapılarını ibadete açık bu cami için sular durulduktan sonra ne dedi?

Aylık mimarlık, tasarım dergisi Yapı, ağustos sayısında Şakirin Camii üzerinden, çağdaş cami tasarımı ve mimarlık ilişkisini değerlendiriyor. Usta mimarlar Doğan Kuban, Cengiz Bektaş, Doğan Tekeli ve Behruz Çinici'yi bir masada buluşturan dergi, camiyi enine boyuna ele almış. "Şakirin Camii'nde bir özen var ama ne kadar başarılı?" sorusunun peşine düşen mimarlar, yılların tecrübesiyle bu modern camiyi irdeliyor.

İşin özü usta mimarlar ve caminin mimarı Hüsrev Tayla da Şakirin Camii'nden rahatsız. Kimi içerisine Arap harfli yazı yazmakla bir yere dinî mekân havası verilmeyeceğini söylüyor, kimi bir heyet kurulup bu caminin ele alınmasını, kimi de caminin çağdaş olma endişesi taşıdığını ve buraya cami denilemeyeceğini ifade ediyor. Şakirin Camii'nin ilk bakıldığında bir ibadet mekanına değil, sanki bir gazino gibi açık ferah, çok da şıkırtılı bir yere girildiği hissini verdiğini söyleyen Doğan Tekeli, "Caminin aydınlatılmasında dış camlar filtre edilmiş ama o filtreleme çok zayıf. Adeta 'Burası bir sosyete cami ve kokteylle açılır' gibi bir fikir doğuyor." diyor.

Doğan Kuban ise camiye girildiğinde akvaryum ya da kahve gibi dinî ortamın ciddiyetine pek yakışmayan bir mekanın karşıladığını söyleyip ekliyor: "Bizim camilerde pencereler duvar kalınlığını kullanır. Pencerenin içinde Kur'an okunur. Bu yapının oturduğu platform bir dış bahçe, ancak bütün yüzeyler baştan başa saydamlaştırıldığı için namaz kılan insan bahçede dolaşan insanları ve otomobilleri görüyor. Kıble duvarı aydınlık olur. Ama cami bir kahve değil. Osmanlı cami geleneğinde caminin içi ile dış mekân arasında ilişki kurulur. Şakirin Camii'nde bu iç-dış ilişkisi yapıyı bir bahçe pavyonuna dönüştürmüş."

Dergide Şakirin Camii'nin mimarı Hüsrev Tayla ile de görüşülmüş. Caminin iç dekorasyonu konusunda kendisine danışılmadığını söyleyen Tayla, "Benim mimarimi bozmuşlar. Görünüşü çirkin mi? Belki çirkin olmayabilir; ama benim istediğim etkide değil; onların umurunda değil, mimar kim oluyor diyorlar." sözleriyle durumdan yakınıyor. Şakirin Camii'nın kapıları sonsuza kadar açık lakin bu 'iyi niyetli' çağdaş mimarî eser, zaman geçtikçe daha pek çok tartışmaya da kapı açacak gibi. (0212 266 70 70)

Musa İğrek
Zaman Gazetesi, İstanbul
04/08/2009

Yorumlar