Bienalin en 'yerli' yüzü Hayri Efendi(!)

11. Uluslararası İstanbul Bienali'nin üç mekânından biri olan Feriköy Rum Okulu'nun birinci katında iki göz oda... Odanın sakini, 30 yıl önce Erzincan'dan çıkıp gelen Hayri Efendi... Evde eşi ve iki çocuğu. Yıllarca zil seslerine, çocuk sesleri karışmış bu bahçede. İnsan bir 'şey'i sevince onu her şeyiyle kabul edermiş; o da bu gerçeğin tam kalbinde, okulun hademesi olarak işine sarılmış. Hem onun, hem okuldakilerin bakışı dil, din gibi farklılıklardan uzakmış. Lakin çocuk sesleri her yıl biraz daha eksilmeye başlamış. Kendi çocukları büyümüş, hane halkı çoğalmış. Eşi ve dört çocuğuyla kazan dairesinin hemen üstünde mutlu bir ömür geçirmişler. Bu arada hacca gitmiş, çocukları kendi ekmeklerini kazanacak yaşa gelmiş. Kendisinin de emekliliği gelmiş. Vakfın başkanından helallik istemeye gittiğinde, "Hayri Efendi, sen gitmeden, sana kimse git demez..." demişler. O da eşiyle birlikte okulda kalmaya devam etmiş. Hayri amcanın her şeyi buradan ibaret, bazen camiye, bazen pazara, bazen de torunlara gitmesi dışında.

2003'te çıkan bir kararla Feriköy Rum Okulu öğrenci eksikliğinden dolayı kapanır. Hayri amca okuldaki çocukların eksikliğini kendi torunlarına sığınmakla giderir. Dört katlı kagir bina suskundur artık. Her şey ona emanet edilerek kapılar kapanır. Ta ki 11. Uluslararası İstanbul Bienali'ne kadar.

Bienalin üç sergi mekânından biri olan Feriköy Rum Okulu'na yolu düşenler yılların müstahdemi 61 yaşındaki Hayri Coşkun'u görmüşlerdir muhakkak. Sergi mekanından biri zannedip iki göz odasına girenlerden, bahçedeki çamaşırlarını bienalin işlerinden zannedenlerden biri de siz olabilirsiniz. Odanın kapısına "Lütfen buraya girmeyin." yazısını assalar da meraklı sanatseverler göz ucuyla arada bakınıyor.

Bienal hazırlıklarında epey yardımı dokunmuş Hayri amcanın. Ekiple birbirlerini pek sevmişler. Onunla sergideki işleri geziyoruz... "Pek anlamadım ama güzel şeylere benziyorlar. Burası bienal sayesinde çok güzel oldu, kalabalıklaştı, şenlendi. Bizim kapıyı çalanlarla, sergiyi görmeye gelenlerle sık sık karşılaşıyoruz. Bienal sayesinde bu yaşımda 'yes-no' demeyi öğrendim." diyor.

Bienalin bu yılki başlığını soruyoruz Hayri amcaya: "İnsan neyle yaşar?" Kendinden gayet emin bir edayla "İnanç ve hoşgörüyle." diyor. Yolunuz Feriköy'e düşerse, Hayri amcaya da bir merhaba deyin. Hem sergideki işleri görürsünüz hem de okulun bahçesindeki incir ağacının altında soluklanırsınız. Tüm politik söylemlerden uzak, insanın hayatının bazen bir sanat eseri kadar güzel olabileceğine kanaat getireceksiniz şüphesiz. Bienal için son gün 8 Kasım.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
28/09/2009

Yorumlar