Güncel sanatın Mardin açılımı

Takım elbiseli bürokrat ordusunun arasında, elinde kocaman bir anahtar ile usul usul geziniyor. İlerlemiş yaşına rağmen öteye beriye konan gözlerine yetişmek zor. Kendini bir sevince kaptırmış gidiyor. Kül rengi kasketi ve şalvarıyla baştan ayağa bir Anadolu insanı. Kalabalık dindikten sonra yanına yaklaşıyoruz. Bir şeyler anlatmanın heyecanıyla kelimeleri peş peşe düşürüyor: "Eyvandaki selsebilden akan su doğum, gençlik, yaşlılık ve ölümü temsil ediyor. Her kanal bir devir. İnsanın hayatı gibi. En sondaki büyük havuz mahşeri, yanındaki küçük köprü de sıratı temsil ediyor." Kasımiye Medresesi'nin yirmi yıllık bekçisi Muhammed Taş'a bu umulmadık süratteki anlatımından sonra hemen soruyoruz: Neler oluyor burada? "Sergilenenleri pek anlamadım, ama devlet yaptıysa güzeldir. Vatandaş gelip görüyor. Herkes çok beğendi. Daha güzel şeyler olacak inşallah."

Medresedeki selsebilden akan su gibi yeni bir doğum var Mardin'de. Güncel sanat, bu gökyüzüne komşu kentte, yeni bir durak arayacak. Mardin Valiliği ve GAP İdaresi Başkanlığı'nın düzenlediği 'Mardingüncel' başlıklı 'Davetinizi Aldım Teşekkürler' adlı ön sergi, aslında 2010'da düzenlenecek Mardin Bienali'nin habercisi; biraz da nabız yoklayıcısı. Tarihî Kasımiye Medresesi'nde cumartesi günü açılan ve Döne Otyam'ın küratörlüğünde hazırlanan sergide Mehmet Güleryüz, Erdağ Aksel, Hüseyin Çağlayan, Twin Gabriel, Oliver Musovik, Ahmet Müderrisoğlu, Ferhat Özgür, Goran Skofic gibi 15 sanatçının video, yerleştirme ve tablosu yer alıyor. Şehre hareket getiren serginin açılışına ilgi yoğundu. Geçtiğimiz günlerde Mardin'de açılan Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi'nden sonra Mardin halkı gittikçe sanata daha da aşina oluyor.

Selsebilli eyvanından yükselen su sesine ay ışığının eşlik ettiği bir medrese düşleyin. Bir buhurdandan yükselen kokular gibi tesirli bir rüyanın tam içindesiniz. Revakların sütunlarına asılan video çalışmaları, üst kattan sarkan devasa fotoğraflar, revakların altındaki heykeller olmasa bu düşten uyanmak mümkün değil. Avlu, derviş odaları, derslikler birer sanat alanına dönüşürken sarı ışıklarla aydınlatılmış bu mekânda zaman içinde ayrı bir zamandasınız. 15. yüzyıldan kalma medrese bütün güzelliklerin iç içe geçerek birleştiği bir yer sanki. Medresenin konuk ettiği serginin amacı ise "sanat yoluyla Mardin coğrafyasını sanatçılar, akademisyenler, öğrenciler ve farklı kültür topluluklarıyla hareketlendirmek, sanatta alışılagelmiş 'merkez' fikrinin tanımına yeni boyutlar getirmek".

'Sanat, Anadolu'ya tepeden inme gitmemeli'

Sergideki işlerin çoğu bu proje için özel olarak hazırlanmamış olsa da dikkat çeken yeni eserler de var. İstanbul'un çağdaş sanata doyduğu kesin. Bunun öte tarafında ise ağını genişletmeye çalışan bir damar var. Sanatın Anadolu'ya doğru kaymasının biraz ürküttüğünü söyleyen sanatçı Erdağ Aksel "Bu tür işlerin bir atımlık barut gibi olmaması lazım. İyi niyet yetmiyor, bazı şeyleri iyi planlamak lazım." diyor. Sanatçı Mehmet Güleryüz de tepeden inme sanat işlerinin tehlikelerinin olduğunu, öncesinde yöre halkının buna hazırlanmasının gerektiğini söylüyor. Güleryüz, biraz iyimser davranıp bu etkinliğin sürekli olmasını umut ediyor.

Döne Otyam ise sergi için şöyle diyor: "Mardin'de güncel sanat ile uğraşan pek çok genç sanatçı var. Özellikle Kızıltepe'de. Mardin halkı da sanata ilgili. Burada bir şeyler yapmak biraz cesaret istiyor. Sergideki işleri insanların anlaması mesele değil, kaç kişi İstanbul Bienali'ndeki eserleri anlıyor? Önümüzdeki yıl bölgeden genç sanatçılar da sergiye dahil olacak ve yaklaşık 50 kişiyle bir sergi açılacak. Kentin pek çok mekânını kullanacağız."

Serginin yabancı sanatçıları hallerinden memnun. Kosovalı Gani Llalloshi, 21 Euro adlı fotoğraf işiyle günümüz dünyasına ironik bir gönderme yapıyor. Llalloshi, tarihî bir mekânda sergi açmanın çok mutluluk verici olduğunu söylüyor. Sergideki eserlerin sigortasının olmaması sanatçıları biraz endişelendirmedi değil. Serginin küratörü Otyam, bu işe sigorta şirketlerinin pek yanaşmadığını söylüyor.

Sanatın Mardin'deki bu 'doğum'u bereketli olur mu bilinmez; ama ışığın ve gölgenin oynaştığı bu kentte sergi 30 Kasım'a kadar devam edecek.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
28/10/2009

Yorumlar