Türk edebiyatını kadınlar yönetiyor


"Fransa'nın dünyaca ünlü gazetesi Le Monde, 65 yıllık tarihinde ilk kez bir kadını yayın yönetmenliğine getirdi. 55 yaşındaki yeni yayın yönetmeni Sylvie Kauffmann, 1988'den bu yana Le Monde'da çalışıyor." Geçtiğimiz haftalarda pek çok gazetede yer alan bu haber, erkek egemen medya dünyasının ruh halini bir çırpıda ele veriyordu. Hemen 'kadın/erkek yayın yönetmenleri/yazarlar türünden bir sınıflandırma olmaz' diye bir homurdanma yükselebilir. Haklılık payı da yok değil. Lakin özellikle medyadaki bu cinsiyetçi politika artık yavaş yavaş kırılıyor. Peki ya edebiyattaki kadın/erkek ayrımı? Bu yıllanmış soruyu deşme niyetinde değiliz.

Virginia Woolf 'Kendine Ait Bir Oda'da yazıya tutkun kadınlara seslenerek şöyle der: "Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..." Woolf'un bu esaslı öğüdü pek çok kadına ufuk açmıştır kuşkusuz. Edebiyatın sıkı okurları arasında kadın oranının çokluğunu da düşününce kadının yayın dünyasındaki yeri daha içine çekiyor, merak uyandırıyor. Bu ince ve narin izleri takip ettiğimizde yıllardır kütüphanelerimizde yer edeninen romanlar, şiirler, öyküler ve daha pek çok kitap kimlerin tezgâhında yoğrularak önümüze düşüyor? Kimlerin onayından geçerek okurla buluşuyor?

Bugüne kadar belki de hiç düşünmediğiniz bu sorunun cevabını hemen söyleyelim: Türk edebiyatını kadınlar yönetiyor. Zira Türkiye'nin köklü kitabevlerinin çoğunun yayın yönetmeni kadın. Şu liste bile çok bir şey söylemeye hacet bırakmıyor aslında: Can Yayınları; Zeynep Çağlıyor, Varlık Yayınları; Filiz Nayır Deniztekin, Everest Yayınları; Sırma Köksal, Metis Kitap; Müge Sökmen, Turkuvaz Kitap; İlknur Özdemir, TİMAŞ Yayınları; Emine Eroğlu, Erdem Yayınları; Melike Günyüz, Oğlak Yayınları; Senay Haznedaroğlu, İmge Kitabevi Yayınları; Şebnem Çiler Turan, Doğan Kitap; Deniz Yüce Başarır, Alfa Yayınları; Rana Gürtuna, Günışığı Yayınları; Mine Soysal, Altın Kitap; Oya Alpar, Uçanbalık Yayınları; Aytül Akal, Ayla Çınaroğlu, Kırlangıç Yayınları; Aysel Gürmen... Ve bu listeye eklenebilecek pek çok isim vardır muhakkak. VirginiaWoolf, kadın egemen bu listeyi görmüş olsaydı şaşıracaktı şüphesiz. Çokça da sevinecekti. Yayın yönetmenlerinin geneli bu tabloyu kadın okurların çokluğuna, yayıncılık işinin sabır ve incelik gerektiren bir iş olmasına bağlıyor. Yayınevlerinde kadın yöneticilerin yanı sıra kadın çalışanların sayısı da bir hayli fazla. Ortaya çıkan bu tabloya sevinen yayın yönetmenleri, sayılarının daha da fazla olması gerektiğine inanıyor. Çünkü yayıncılığın tam da onların işi olduğunu düşünüyorlar.

Deniz Yüce Başarır–Doğan Kitap: Kadınların kitapla ilgili işlere ilgi duyması çok doğal
Bu tablo, bir rastlantı olsa gerek. Eminim, oturup düşünsek bir o kadar erkek genel yayın yönetmeni çıkar. Ama şu da var: 'Bu ülkede kitap okuru kadınlardır.' denir ya hep. İyi bir kitap okuru olmadan da yayın yönetmeni olunmayacağına göre... Kadınların kitapla ilgili işlere, editörlük, redaktörlük gibi sabır gerektiren, el oyalayan ince işlere ilgi duyması da doğal. Bizim yaptığımız iş de editörlük neticede. Geneli gören, yöneticilik de yapan editörleriz diye düşünüyorum. Biraz obsesif olmayı gerektiren bir durum bu. Kadınlar daha obsesif oluyorlar gördüğüm kadarıyla. Ayrıca şunu da söylemeliyim; Doğan Kitap'ın genel müdürü Gülgün Çarkoğlu, o da bir kadın. Pazarlama direktörü Ayşegül Kirpiksiz, o da bir kadın. Editöryal kadronun % 70'i de kadın. Bence iyi bir araştırma yapmak lazım bu konuda.

Zeynep Çağlıyor–Can Yayınları: Erkeklerle şartlarımız eşit
Yayın yönetmenlerinin kadın ve erkekler olarak ikiye ayrıldığı kanısında değilim. Meslektaşlarımın kadın olması mutlu edici bir tablo ama ben böyle bir ayrım yapmadan algılıyorum birlikte çalıştığım insanları. Birçok yayınevinin genel yayın yönetmeni hanımlar olabilir ama birçok başka yayınevinin başında da erkek genel yayın yönetmenleri var. Sadece sayımız artıyor olabilir. Umarım giderek her iş alanında erkekler kadar kadınlar da var olacak. Kadınları da erkekler gibi gayretleri, sebat edişleri, yaratıcılıkları ve deneyimleri bu noktaya getiriyor; bu noktada şartlar eşit diye düşünüyorum.

Emine Eroğlu-TİMAŞ Yayınları: Kültür yayıncılığı, entelektüel doğurganlık iklimidir
Kültür yayıncılığı, onlarca kazanda farklı yemeklerin piştiği bir mutfak gibi. O kazanların altı sürekli kaynıyor. Hangisinin tuzu, hangisinin yağı eksik, yemekler damak zevklerine göre hangi tabaklarda servis edilir, açlara hangisi, toklara hangisi sunulur, çok iyi hesap edilmesi gerekiyor. Diyeceğim o ki kültür yayıncılığı "erk"ten çok dikkat, titizlik, detaylara hakimiyet, sabır, takip, kontrol, ama aynı zamanda coşku ve heyecan gibi kadının fıtratında taşıdığı vasıfları gerektiriyor. Sadece yayın süreçlerinin değil, entelektüel ilişkilerin yönetiminde de "kadın eli" dediğimiz "dişil bir üretkenlik" ihtiyaca dönüşüyor. Teşbihte hata olmasın; Bediüzzaman, Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi'ne telmihen, "Ezher" müzekker, yani erkek bir kelime olduğu için doğurgan olması mülahazasıyla kurmayı düşündüğü üniversiteye müennes (dişil) "Zehra" (Medresetü'z-Zehra) ismini veriyor. Kültür yayıncılığı bana göre tam da böyle bir entelektüel doğurganlık iklimi. Alanda kadınların bunca başarılı oluşunun tesadüfî olmadığını düşünüyorum.

Sırma Köksal–Everest Yayınları: Bu oran yine de çok küçük
Türkiye'de kayıtlı yayınevi sayısına bakıldığında bu temsilin yine de çok küçük bir oranda kaldığını düşünüyorum. Belki şöyle düşünmek gerekiyor: Ancak bakış açısı geniş olan, iş hayatında kadın erkek ayrımı yapmayan yayınevleri büyüyüp gelişiyorlar. Kadına karşı bunca ayrımcılığın olduğu bir ülkede bu başarı hiç değilse bazı insanların bakışını değiştirmeye yardımcı olsun diye umalım.

Filiz Nayır Deniztekin-Varlık Yayınları: Keşke medyada da aynı gelişmeye tanık olsak
Bence bu olgu, kadınların toplumsal yaşamda giderek daha fazla yer almalarının doğal bir sonucu. Kadınların düşünsel olarak erkeklerden aşağı kalır bir yanı olmadığına, hatta kimi durumlarda sağduyu, duyarlılık, sebat ve benzeri bakımlardan üstün olabildiklerine göre, bunda şaşılacak bir şey olmasa gerek. Oysa bu konunun gündeme gelmesi bile şaşırtıcı bir şeymiş gibi ele alındığını gösteriyor. Her alanda olduğu gibi, yayıncılıkta da önemli olan, yöneticinin cinsiyeti değil, yetkinliği ve yeterliliğidir. Dünyanın her yerinde kadın yayıncıların, yönetmenlerin sayısı gitgide artıyor. Türkiye'deki sadece buna paralel bir gelişme. Keşke ana akım medyada da aynı gelişmeye tanık olsak diyorum.

İlknur Özdemir-Turkuvaz Kitap: Sektörde kadınların sayısının artacağına inanıyorum
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yayıncılıkta kadınların sayısı erkeklerden fazla. Yurt dışındaki kitap fuarlarına gittiğimizde görüştüğümüz on kişiden 7-8'i kadın. Orada yayınevinin başında daha çok erkekler var ama bir alt kademeden başlayarak kadınlar yönetici ve seçici konumundalar. Türkiye'de de ilk başta yayınevleri hep erkekler tarafından yönetildi. Bu sektörün profesyonelleşmesiyle birlikte kadın yöneticilerin sayısı arttı. Yayınevi sahibi olan kadınların sayısı az ama genel yayın yönetmeni ya da yönetici olan kadınların sayısı artmakta. Kitap okurlarının çoğunluğu da kadın olduğuna göre bu durumu bir yandan kadının kitaba olan genel ilgisine bağlayabiliriz, diğer yandan sanat ve kültüre olan içgüdüsel yakınlığına, yaratıcılığına, becerisine, dikkatli, disiplinli, yaratıcı, çoğaltıcı çalışmasına da. Her sektörde olduğu gibi burada da kadınların sayısının artacağına inanıyorum.

Melike Günyüz–Erdem Yayınları: Yayıncılık, kadın fıtratına çok uygun
Yayın sektöründe üst düzey yönetici konumunda kadınların gözle görülür düzeyde bir artışla istihdam edilmesi konusunu öncelikle kadınların iş dünyasındaki varlığı ile açıklamak gerekmektedir. Yayın dünyasında kadın çalışanların sayısı sadece yayın yöneticiliği pozisyonunda değil editör, editör yardımcısı, redaktör, grafiker gibi tüm masa üstü yayıncılık alanında hızla artmaktadır. Bunu birkaç nedene bağlayabiliriz. Öncelikle bir kitabın ortaya çıkması, bir projenin kitaplaşması süreci ciddi emek ve sabır isteyen bir aşamadır ve bu süreç, kadın fıtratına çok uygundur. Öte yandan çocuk kitabı yazarlarına baktığımızda tüm dünyada baskın bir çoğunlukla kadın yazarları görüyoruz. Toplumsal bilinçaltında bu işin kadınlardan beklendiği gibi bir sonuç da çıkarabiliriz. Her anlamda toplumu yönlendiren konumdaki kadın, toplumu iyi okuyan kadın olarak yayın dünyasında da kendini gösteriyor.

Mine Soysal–Günışığı Kitaplığı: Çocuk yayıncılığında kadın sayısı artıyor
Hiçbir konu ve durumda, insanları kadın ya da erkek kimlikleriyle algılamak, görmek, düşünmek zorunda kalmadım. Üstelik, 'kadın' yayıncılar, 'erkek' beyin cerrahları vb. gruplamaların doğru olmadığına inanıyorum. Ben, kitaplarla çocukların ve gençlerin ilişkisine dair, edebiyatla ilintili olarak ülkesinin geleceğine dair hayaller kurabilen bir insan olduğum için Günışığı Kitaplığı'nı kurdum. Benimle yola çıkan arkadaşlarım da 'kadın'dır. Ancak cinsiyetlerimiz, yalnızca birer rastlantıdır. Bu genel yaklaşımın ışığında, yayıncılık alanında 'kadın' iş sahiplerinin ya da yöneticilerin sayısı azken, çocuk ve gençlik kitapları alanında bu sayının yükseldiği bir gerçek. Bunda kadının annelik deneyiminin ve toplumdaki kucaklayan, koruyan, yetiştiren 'anne' simgesinin, çocuklar ve gençler söz konusu olduğunda profesyonel yaşamda da işleyeceğinin sanılmasının rolü büyük bence. Ancak iş yaşamı, ekonomik koşullar sadece bu deneyimle yetinmiyor. Ülkemizde yayıncılık temel ilkeleri ve standartları gelişmemiş, çok büyük sorunları bulunan bir alan. Düşünsel olgunlaşma ve seçimler, kurumsal, kişisel gelişim, uzmanlaşma, bilgi ve teknolojiyle donanma gibi belirleyici temel etkenler olmadan, yalnızca 'kadınca' ya da 'anaç' duygu ve düşüncelerle bunların altından kalkmak mümkün değil.

Müge Sökmen–Metis Kitap: Sektörde kadın yöneticilerin şansı daha yüksek
Kısaca 'Kemalist feminizm' diye adlandıracağım, bölgesel ve sınıfsal farkları pek ortadan kaldırmadan işlemiş bir tür kadrolaştırma yönelimi sayesinde, Türkiye'de genelde kadın yöneticilerin sayısı, ülkedeki diğer verilere bakarak bekleyeceğinizden daha yüksek (tıpkı 'erkeklere özgü' çeşitli mesleklere mensup kadınların, yükseköğrenim gören kadınların vb. sayısının görece yüksek olması gibi); dolayısıyla yayıncılıkta da böyle bir tablo beklenebilir. Ayrıca belki okurların yarıdan fazlasının, yazarların da epeyinin kadın olduğu bir sektörde kadın yöneticilerin şansının daha yüksek olduğu söylenebilir. Belki de kadınlar günümüz dünyasında var kalmakta daha çok zorlandıkları için kitapların dünyasında yaşamak onlara daha cazip geliyordur, düşünmem lazım!

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
25/04/2010



http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=976736&title=turk-edebiyatini-kadinlar-yonetiyor 

Yorumlar