'Edebiyat da küreselleşiyor'


Henüz Türkçeye çevrilmiş bir kitabı yok. Lehçe ve İngilizce yazıyor. Polonyanın en ünlü şairi olmasının yanı sıra her yıl Nobel arefesinde adı sıkça geçiyor. 3. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali için Türkiye'de. 65 yaşındaki bol ödüllü şair Adam Zagajewski, şiirin artık çok söylenen bir şarkı olmadığını belirtiyor.

Türkçeye çevrilmiş bir kitabınız yok. Türk okuruna sizi tarif edecek üç kelime söyler misiniz?

Şair, deneme yazarı ve okur.

Şiir ve deneme yazıyorsunuz. Hangisi sizi daha mutlu ediyor?

Şair olarak biliniyorum ama deneme benim açımdan şiire eşlik eden bir biçim.

T.S. Eliot, "İki dilli şair olunabileceğine inan mıyorum. Bir insanın iki dilde aynı güzellikte harika ya da sade ce iyi diyebileceğimiz şiirler yazdığı görülmemiş." diyor. Buna katılıyor musunuz?

Katılıyorum. İki dilde şiir yazabilen çok az sayıda şair var. Ben yalnızca İngilizce deneme yazabiliyorum. Anadilin dışında başka bir dilde şiir yazabilmenin çok zor olduğuna inanıyorum.

Adınız 68 kuşağının önemli şairi diye geçiyor. Politik bir şair olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Gençken şiirlerimin politik bir rengi vardı. Özellikle kendi ülkemde komünist hükümete karşı eleştirildim. Ama şimdi komünist rejim bitti ve ülkede demokrasi var. Dolayısıyla politik şiirler yazmak daha zor. Demokratik rejim sonuçta entelektüelleri, yazarları bir araya getiriyor. Şu aşamada politik şiir yazıyorum diyemem.

Houston 6.pm. adlı şiirinizde "Şiir cesaretle hayata çağırır bizi/ büyüyen gölge karşısında" diyorsunuz. Buradan hareketle şairin gündelik hayatta yaşananlara kayıtsız kalmaması konusunda neler söyleyeceksiniz?

Şiir gündelik hayattan doğuyor, besleniyor. Havalarda uçan bir şeyden değil. Bu anlamda şiirin tonuyla, sesiyle o pozisyonu alıyorsunuz. Denemelerde de bunu yapıyorsunuz. Özgür bir ülkede yaşayan şair gündelik siyasetin içinde yer almıyor, ama gündelik hayatın içinde mutlaka bulunuyor ve ondan besleniyor.

Gitgide küreselleşen bir dünya, kutuplaşmalar politik süreçler... Edebiyat bu ortamda bir kurtarıcı olabilir mi?

Edebiyatın da küreselleşmesinden bahsedebiliriz. Katmanlar insanları bir araya getiriyor. Nobel'li yazarınız Orhan Pamuk var. Seversiniz, sevmezsiniz ama sonuçta dünyada tanınmanızı sağlıyor. Dolayısıyla insanların birbirini tanıması çok güzel bir şey. Bu daha çok romanlar üzerinden oluyor, ama şiir için de geçerli. Hindistan ve Çin'den şiirlerimin okunduğuna dair mesajlar alıyorum.

Bir denemenizde şiirin en son solacak sanat dalı olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

Şiir en eski sanatlardan biri ve doğal bir ifade etme biçimi. Şiiri çok söylenen bir şarkı gibi tarif edebiliriz, ama şimdi çok söylenen bir şarkı değil. Çok güçlü bir sesi olmasa da milyonlarca şiir yazılıyor. Bir ifade etme ihtiyacı bu. İnsanlar bu konuda şüpheci yaklaşsa da gidip evlerinde şiir yazıyorlar.

Teknoloji çağında şiirin geleceğinden endişe ediyor musunuz?

Bu ikisinin düşman olduğunu düşünmüyorum. Şiire adanmış binlerce internet sitesi var. Alman şair Hölderlin'in söylediği bir şey var: "Şiir yazmaktan daha masum bir şey yoktur." Şiir bir yandan en basit yargılama yolu. Dolayısıyla gelecekte teknoloji yaşamımızı daha fazla işgal edecek olsa da aynı zamanda daha fazla basitlik, yalınlık da olacak.

Şiire daha mı çok yer açılacak?

Değişmez bir yer kalacak şiir için.

Şiirde modern arayışlar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Çok da geleneksel şiirler yazmıyorum. Deneysel şiirleri takip ediyorum. Geleneksel ile deneysel arasında duruyorum. Yeni hiphop türünden şiirlerle ilgileniyorum ama bu türden şiirler yazmak için çok yaşlıyım.

Nobel'in bahis listelerinde adınız sıkça geçiyor, alacağınızı düşünüyor musunuz?

Nobel akademisine sormak lazım ama böyle şeyleri duymak çok keyifli.

Şiir eleştirmenleriyle aranız nasıl?

Beni övdüklerinde ben de onları övüyorum, bunu yapmadıklarında ben de yapmıyorum.

Yazmaya başlayınca nasıl bir okur kitlesi canlanıyor zihninizde?

Üniversitelerde ders verdiğim için okuyucularımı biliyorum. Onlara dair bir imge aklımda var. Yazarken onları çok düşünmüyorum. Elbette kendim için değil onlar için yazıyorum. Yazdığım sırada böyle bir fikir canlanmıyor zihnimde.

Türk edebiyatından izlediğiniz, bildiğiniz isimler var mı?

Mevlânâ ve Nâzım Hikmet. Ama daha fazla sormayın. Zira cehalet kendini gösterir.

Sizin yazı dünyanıza girmek isteyen okurlara, yayıncılara hangi kitaptan başlamalarını önerirsiniz?

Susan Sontag'ın büyük katkısı olan Another Beauty adlı biyografi kitabı ve bir şiir seçkisinden başlayabilirler.

Genç şairlere sanat larını ilerletmek için neler önerirsiniz?

Sabırlı olun!

Son olarak yine T.S. Eliot'a döneceğim. Usta şair "Hiçbir dürüst şair yaz­dıklarının kalıcı değerinden emin olamaz. Bütün zamanını ziyan etmiş ve bir hiç için hayatını altüst etmiş olabilir." diyor. Şimdi 65 yaşındasınız Eliot'un bu sözüne katılıyor musunuz ve bu duyguyu yaşadınız mı hiç?

Evet kötü günlerimde ben de öyle hissediyorum. Ama iyi günlerde hayır. Aslında her sanat için bu şüphe geçerli. Objektif bir yargılamada bulunmak mümkün değil. İyi bir şairsin diyen biri yok, sonuçta Nobel alsanız bile bunu veren Tanrı değil.

Musa İğrek, İstanbul

Zaman Gazetesi

15/05/2010


Yorumlar