Pierre Loti evine döndü

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi Galerisi, Türk dostu Fransız yazar, ressam Pierre Loti'nin yüze yakın desen ve fotoğrafına ev sahipliği yapıyor. Ressam Pierre Loti-Uzun Bir Yolculuk adlı sergi Nazım Hikmet'in ağır bir dille eleştirdiği, Abdülhak Şinasi Hisar'ın öve öve bitiremediği yazarın dünyasını aralıyor.

İnsanoğlunun 'kendi'yle karşılaşması epey zorludur. Bir ses, bir fotoğraf, bir dokunma, bir hikaye, bir şehir bu zorluğu eritebilir. En kolay karşılaştıran da şehir olsa gerek. Zira şehirler bir sandık gibi az önce tüm sıralananları içinde barındırır. Bu şehir İstanbul gibi bir ayna ise her gelen burada kendini görür, kente vurulur. Tanpınar'ın "Her İstanbullu az çok şairdir." sözünü, "Yolu İstanbul'a düşen herkes şair olmaya, fırçasını kapıp ressamlığa koyulmaya meyyaldir." diye çevirsek usta yazar kızmazdı herhalde.

Bir şehri evi gibi belleyip her odasında çocuklar gibi dolaşmak tarifi mümkün olmayan bir hazdır. Bu hazzı doyasıya yaşayanlar sıraya koyulsa Türk dostu Fransız yazar, ressam Pierre Loti (1850-1923) başlarda gelir. Nazım Hikmet'in 'Şarlatan Pierre Loti' şiirinde ağır bir dille eleştirdiği, Abdülhak Şinasi Hisar'ın ise öve öve bitiremediği Loti, İstanbul'a ilk 1876'da görevli bir subay olarak gelir, hayran kalır ve postu bu kente serer. Hikayesi iki cümlelik değil tabii. Daha fazlasını merak edenler bugünlerde şanslı. Adının önüne muhabir, gezgin, yazar, ressam gibi pek çok sıfatların kondurulabileceği Loti, yaklaşık 100 siyah-beyaz desen ve fotoğraf çalışmalarıyla Ressam Pierre Loti-Uzun Bir Yolculuk adlı sergide sanatseverleri bekliyor. Sergi açılışıyla birlikte Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde de yazar hakkında üç günlük bir konferans da gerçekleştirildi.

İstanbul Ticaret Odası, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi ve Kırmızı Yayınları işbirliğiyle gerçekleşen ve Enis Batur'un danışmanlığında hazırlanan sergi, üstü biraz bulutlu bu yazarın dünyasını ele veriyor. Sergi Loti'nin Aziyade, İzlanda Balıkçısı, Bir Çocuğun Romanı gibi eserleriyle yan yana düşünülünce daha bir anlam kazanıyor. Aziyade kitabında yazdığı şu cümleler bu şehre olan tutkusunu ele veriyor yazarın: "Allah büyük dinî merasimleri, İslam'ın görkemini yaşatan Sultan Abdülhamid'e uzun ömür versin; İstanbul her akşam aydınlatılıyor, Boğaz, Bangal ateşleriyle ışıl ışıl... yitip gitmekte olan Doğu'nun son pırıltıları, hiç kuşkusuz bir daha görülmeyecek olan bir periler âlemi. Siyasetle ilgilenmememe rağmen yok edilmek istenen bu güzel ülkeye sempati besliyorum ve yavaş yavaş Türk oluyorum kendimden kuşkulanmadan."

Yolu Yunanistan, Mısır, Fas, Amerika, Kanada, Portekiz, Cezayir ve daha pek çok ülkeye düşen Loti, bu yolculuklarında portreler, manzaralar çizer. Bu eserlerin bir kısmı çeşitli Fransız gazetelerinde yayımlanır. Osmanlı topraklarına gelen yazar burada da pek çok fotoğraf çeker, resim yapar. Abdülhamid'in Eyüpsultan Camii'ne girişi, cuma selamlığı, Meşrutiyet'in ilanı, İstanbul yangınları gibi temaları işleyen yazar İstanbul'u bir çocuk merakıyla dolanır.. Sergide çoğu zaman oryantalist diye eleştirilen Loti'nin bu gezmelerden devşirdiği desenler, fotoğraflar var.

Enis Batur sergiyle birlikte hazırlanan kitabın önsözünde şöyle diyor: "Şehrin siluetini veren desenlerini, Le Corbuier'in Doğu'ya Yolculuk defterinde yücelik duygusuyla kapladığı desenlerle yan yana getirmek gereksinimini duyuyorsam, o yitip gitmiş kent dokusunu gözümün önünde canlandırabilmek için. Ses verebilen, koku neşredebilen parçalar bunlar. Loti'nin tanıdığı İstanbul'a yetişemedik bizler. Doğanın müdahalelerine, depreme ve büyük yangınlara teslim olmuş bu şehri bir de insanları hor kullandı, yakıp yıktı. Loti'den kalan parçalar, sanırım bundan, dağlayıcı özellikler barındırıyor." Sergi, 21 Haziran'a kadar pazar hariç her gün, saat 10.30-18.00 arasında gezilebilecek. (0212 240 61 74)

Musa İğrek, İstanbul

Zaman Gazetesi

12/05/2010

Yorumlar