Dağ başında modern müze

Hayaller, sislerin ardında saklı duran bir masal gemisi gibi vaktini bekler. Yola çıkma zamanı gelince hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayal dediğimiz o sonsuzluğun ete kemiğe bürünüp bir heykel gibi önünüze dikilivermesi ise çocuksu bir mutluluk bırakır. Buraya nasıl kondurulduğunuzu kestiremezsiniz. Adını koymak bile anlamsız gözükür. Susarsınız. Kendi hikâyenizin peşine düşüp, toprağınıza bir tohum bırakmaysa hayaliniz, boy verip vermeyeceğini bilmek pek de mümkün değildir. Ancak özne Anadolu insanıysa durup bir daha düşünmek lazım. Zira, gemi çoktan yola koyulmuştur. Bu türden bir hikâyenin içindeyiz. Kahramanımız on yılın sonunda, hayallerini gerçeğin kollarına bırakan bir hikâye toplayıcısı, bir ressam: Koçanoğulları'ndan Hüsamettin. Mekânımız ise öyle bir haritada bir çırpıda yerini bulabileceğiniz bir yer değil. Bayburt'un 45 km dışında, Çoruh Vadisi'ne bakan bir tepenin üzerinde kurulan Bayraktar, diğer adıyla Baksı köyü. (Baksı, Kırgız Türkçesinde 'şaman' anlamına geliyor.) Hepi topu seksen hanelik bir köy.

Her şey Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın yıllar evvel öğrendiklerini ve düşündüklerini doğduğu yere taşımak istemesiyle başladı. Geleneksel ve modern sanatı bir köyde buluşturmaktı derdi. Bir el dokuması ehramla bir tasarımı yan yana koyma çabası. 'Uçuk' müze fikri için kimi deli dedi, kimi destekledi. Varını yoğunu bu yola harcadı. Hani insanın kendi hikâyesi içine çeker ya gözü başka bir şey görmez. Öyle işte. Koçan, önce İstanbul'daki sanat dünyasının desteğiyle sergiler açtı. Adını duyurdu. Yıllarca akıp giden bu rüya en nihayetinde suyunu buldu ve Baksı Müzesi gerçek oldu.

Baksı Müzesi, kardeş müze İstanbul Modern'de önceki gün tanıtıldı. Toplantıya Bayburt Valisi Kerem Al, Bayburt Belediye Başkanı Haci Ali Polat, Yaşar Kemal, Doğan Hızlan, Emre Kongar, Aydın Doğan, Oya Eczacıbaşı ve çok sayıda sanatçı, davetli katıldı. Nebil Özgentürk'ün tanıtım filmiyle başlayan toplantının sonunda müzeye katkıları olanlara plaket verildi. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, uzun bir bekleyişin ardından gerçekleşen rüyasını anlatırken gözleri ışıl ışıldı. Projesinin kültürel yabancılaşmaya karşıtı olduğu söyleyen Koçan, Baksı Müzesi'nin amacını şöyle anlattı: "Baksı, geleneğin yok olmasına, insanlığın öyküsündeki kopukluğa direnecek bir kültürel odak noktası olmayı hedefliyor. Yöresel seramik ve dokuma geleneklerini yeniden hayata geçirmek, insanların yaşamı sürdürecek maddi kaynağa kendi topraklarında ulaşabilmesini mümkün kılacak yolları araştırmak ve geleneksel kültürle çağdaş yaşamı buluşturacak yeni bir alan yaratmak."

BAKSI MÜZESİ'NDE NELER VAR?
Müzenin mimari tasarım sürecinde yerel mimarlığın toprak damlı yapı geleneğinin çağrışımlarından hareket edilmiş. Bir nevi külliyeyi andıran Baksı Müzesi, sürekli sergileme bölümleri, dönemsel sergi mekânları, konferans salonu, kütüphane, konuk evleri ve atölyelerle 30 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. Müzede, halk resimleri koleksiyonu, yerel el sanatlarını yansıtan örnekler ile çağdaş sanat koleksiyonu bir arada yer alıyor. Çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında bir araya getirecek müze, bu anlamda çok şey vaat ediyor. Masalların gökyüzündeki yıldızlar kadar sevildiği Baksı köyü, müzesini de çok sevecektir. Zira hikâye toplayıcısı, ressam Koçanoğlu Hüsamettin, bu kez her harfi gerçeğe bulanmış bir hikâyeye, gerçekleşmiş bir rüyaya davet ediyor.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
16/06/2010

Yorumlar

Yorum Gönder