Kültür ve Turizm Bakanlığı yayıncıların bandrol alımında yeni bir uygulama başlattı. Başvuruda istenen belgelere eserin sahibi ile yapılmış sözleşmeyi de ekledi. Bu belgede, yayıncıların mukavele yaptığı yazarla kaç liralık telifle anlaştığı, bu anlaşmanın ne zaman biteceği gibi 'mahrem' konular yer alıyor. Bakanlık, hem açılan davalarda sözleşme isteyen mahkemelere karşı bu uygulamasıyla kendini garantiye almış oluyor hem de korsana karşı mücadele ettiğini düşünüyor.
Yayıncılar 'ticari sır' hükmüne giren bu bilgilerin paylaşılamayacağını bakanlığa ilettiğinde ise uygulama boyut değiştiriyor. Bakanlık bu kez sözleşmenin içeriğinin kapanması, üzerine bir şey yapıştırılması gibi bir yöntemle dönüyor yayıncılara. Bu uygulama da yayıncılar tarafından benimsenmeyince yeni yollara girişilmedi değil. Bakanlık bu kez sözleşmenin kaç yıllık olduğunu belirten bir belge istiyor. Her halükarda bir yayıncı için mühim bilgiler içeren sözleşme açığa çıkmış oluyor. Sorun şimdilik çözülmüş değil. Bir diğer sorun ise 96 sayfa olan bandrol şartını, bakanlığın 48 sayfaya çekmesi. Bu da yayıncılar için yeni bir sıkıntıyı beraberinde getirdi. Yayıncılar ve meslek birlikleri, sözleşme şartının kaldırılmasından ve bandrollerin birlik tarafından dağıtılmasından yana.
Bakanlık bizi peşinen korsan kabul ediyor
Akın Dirik (Türkiye Yayıncılar Birliği-Koordinatör): Bandrol uygulamasının 96 sayfadan 48'e indirilmesi yayıncı için yeni bir kırtasiye masrafı. Sözleşme yazarın telif hakkını koruması adına olumlu bir şey. Bizim için biraz sorun oluyor. Daha önce taahhütname veriyorduk, bu yetiyordu. Sözleşmede bir yazara kaç lira telif verdin, sözleşmesi ne zaman bitiyor, yani ticarî sır anlamına gelen bilgiler var. Bu da ancak mahkeme kararıyla açıklanabilir. İtirazlarımız oldu. Bakanlık orta bir yol buldu. Ticari sır olan bölümleri kapatarak belgelerinizi verin, dedi. Bakanlığa yayıncılar bir taahhütnamede bulunuyorsa bunu kabul edin diyoruz. Bakanlık bizi peşinen korsan kabul ediyor diyebiliriz.
Yazar ile yayınevi arasında mahremiyet olmalı
Deniz Yüce Başarır (Doğan Kitap): Kültür Bakanlığı'nın başlattığı bu yeni uygulamanın korsana karşı olduğu söyleniyor. Ancak bunun önleyici bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Ne de olsa 'minareyi çalan kılıfını hazırlar'. Korsan gibi hırsızlıkla eşdeğer bir işi yürüten kişilerin düzmece bir sözleşme hazırlamayacağını nasıl garantileriz ki? Yazarla yayınevi arasında yapılan sözleşmenin bir mahremiyetinin olması gerekir. Diğer yandan, bandrol dağıtımının tek elden Yay-Bir tarafından yapılması yolundaki çalışmaların korsanla mücadelede daha etkin olacağını düşünüyorum.
Uygulama kabul edilebilir değil
Hamdi Akyol (İz Yayıncılık): Bir şirketin, muhatabıyla yaptığı sözleşme ticari sırdır. Yayıncılar, eserlerini bastıkları yazarlar arasında özel şartlar sunabilir. Bu sözleşmelerin bir şekilde deşifre olması, yayıncıyı yazarlarına karşı zor durumda bırakır. Öte yandan bir kitap, yazarının ölümünden itibaren 70 yıl süreyle vârislerine aittir. Bu süre bitiminden sonra eser anonimleşir ve dileyen herkes basabilir. Bandrol müracaatında bulunulan eser sahibinin ölümünün üzerinden 70 yıl geçip geçmediğini, müracaatları kabul eden memurların bilmesi mümkün değil. Örneğin Shakespeare'in bir eserini basacaksak, memur da yazarın öldüğünü bilmiyorsa ne olacak? Eserin telifinin olmadığını doğrulayacak bir makam yok. Bilinen yazarlar için tamam, ancak bilinmeyen pek çok yazar olduğu da malum.
Bandroller meslek birliği üzerinden dağıtılsın
Hüseyin Doğru (Basım Yayın Meslek Birliği Genel Başkanı): Bandrol yönetmeliğindeki değişiklikler yayıncıları zor duruma soktu. 96 sayfaya kadar olan kitaplardaki bandrol uygulaması 48 sayfaya çekilince matbaa maliyetine eş bir fiyat çıkıyor. Bandrol 1,5 kuruş denilebilir ama ince kitaplarda matbaa masrafı zaten düşüktü. Bir de bandrol eklendi üstüne. Geçmişte 96 sayfaya kadar olan kitaplara şu durumda bandrol yapıştırılması gerekiyor ama milyonlarca bandrol basılmamış kitap var piyasada. İnce kitaplarda bandrol ücreti de maliyete eklendiği için fiyatlarda bir yükseliş olacak maalesef. İkincisi bandrol alımında sözleşme şartı. Mukavele, yayınevi için ticari bir sırdır. Bu korsancıları caydırmak için haklı gibi gözükse de çok etkilemiyor. Sahte sözleşme hazırlamak zor değil. Bakanlık uygulamayı değiştirdi, "Sözleşmenin içeriğini kapatın. Biz sizin yetkili olduğunuzu görelim yeter" dedi. Bandrol veren ofis ise burayı neden kapattınız diye soruyor. Bir iletişimsizlik çıkıyor meydana. Bir de yayıncı, bir sözleşme süresi varsa bunu da açıklamak istemiyor. Bakanlık elinde sözleşme olmadığı halde "taahhüt ediyorum" diyen yayınevlerinden şikâyetçi. Bandrollerin meslek birliği üzerinden dağıtılması konusunda bir önerimiz oldu. Bakanlık ile görüşmeler olumlu yönde sürüyor.
Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
15/01/2011
Yorumlar
Yorum Gönder