Burada 'salt' sanat olmayacak!


"Tek bir konuya bağlı kalmadan ve kendimizi tekrarlamadan, sürekli yenilenmek, yeni konuları birlikte yorumlamak istiyoruz. Bu yüzden salt sergi yapmayacağız, salt arşiv oluşturmayacağız, salt toplantı düzenlemeyeceğiz, salt kitap yayımlamayacağız. Bu yüzden müze, sergi mekânı, kütüphane, sanat merkezi, sinema ya da araştırma merkezi değiliz. Bütün bunları bünyesinde bulunduran kendine özgü bir kurumuz. Salt kendimize benziyoruz. Dönüşen, dönüştüren, sürekli yenilenen bir kurum..." Dün büyük bir kalabalığın eşlik ettiği basın toplatısında söylenen hayli iddialı cümleler sizi ürkütmesin. Zira, minik adımlarla ilerleyince söylenen sözlerin içi daha da doluyor.

Peki, bu üzerinde ısrarla durulan 'salt' ne demek? Türk Dil Kurumu'nun (TDK) sitesinden 'salt' kelimesini arayınca bakın neler çıkıyor: Yalnız, sadece, mutlak. TDK'nın Necati Cumalı'dan alıntıladığı şu cümle ise işimizi daha da kolaylaştıracak gibi: "Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı."

FARKLI DİSİPLİNLER BİRARADA...

Kelimelerin anlamları peşinde koşturmanın zevki bir yana, İstiklal Caddesi'nden Tünel'e doğru giderken daha alıcı gözle bakmanız gerek. Zira bir yıldır sıkı sıkıya beyaz örtülerle kaplı Garanti Bankası'nın kültür kurumu yüzünü gösteriyor. Banka, Osmanlı Bankası Müzesi, Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi ve Garanti Galeri adlı kültür kurumlarını tek çatı altında toplamıştı. Hepsine birden SALT adını veren kurum, dün düzenlediği bir toplantıyla ilk mekânı SALT Beyoğlu'nun 9 Nisan'da açılacağını duyurdu. Osmanlı Bankası Müzesi'nin yeni adıyla SALT Galata ise eylül ayında 12. İstanbul Bienali'yle eşzamanlı hayata geçecek.

Yolu Garanti'den geçen herkesin yer aldığı toplantıya, Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Sima Benaroya, SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun ve mimar Han Tümertekin katıldı. SALT'ın bir nevi manifestosunun, vizyonunun, misyonunun dile getirildiği konuşmalar yapıldı. Bir logosu olmayan, kendine özgü bir yazı karakteri olan SALT nasıl bir işlev görecek? Hemen söyleyelim, 19. yüzyıldan kalma tarihî bu iki binada 'güncel sanat', 'mimarlık ve tasarım', 'ekonomik, tarihî ve sosyal çalışmalar' alanlarında; araştırma, sergi, söyleşi, konferans, atölye çalışmaları, eğitim programları, film gösterimleri ve yayınlar yaparak farklı disiplinlerin karşılaştırılması amaçlanıyor. Tüm bu etkinlikler Beyoğlu'nda 5 bin, Galata'da 10 bin metrekarelik bir kültür alanında gerçekleştirilecek.

'HATA YAPMAKTAN ÇEKİNMEYECEĞİZ'

Eskiden Siniossoglou Apartmanı olarak kayıtlara geçen 6 katlı SALT Beyoğlu'na girer girmez sizi karşılayan sütunlar bir yana, üst katlardaki incelikli kalem işleri, trabzanları, mermerleri korunarak bina restore edilmiş. Günde ortalama bir milyon kişinin önünden geçtiği mekânın girişinde forum, hemen yanında açık sinema, birinci katında kafe ve mağaza, ikinci ve üçüncü katlarda ise ferahfeza sergi alanları yer alıyor.

Vasıf Kortun'un deyişiyle SALT "müdahaleye açık, şeffaf ve esnek bir mekân" olarak düşünülmüş, merkezinde ise izleyiciyi konumlandırmış. Cumalı'nın yukarıdaki eleştirisinin hâlâ geçerli olduğunu söylersek, SALT bu anlamda söyleyecek yeni sözü olan dinamik bir mekân olma arzusunda. En çok da yeniliğe ve değişime açık. Yine Vasıf Kortun'la devam edersek: "Hazır modelleri takip etmek yerine, kendi gerçekliklerini oluşturmaya çalışacağız; paket proje sunmak yerine, izleyicilerin, kurumu kullananların katkılarıyla ilerleyeceği öneriler, katılımcı projeler yapacağız. Yenilikleri denemekten ve hata yapmaktan çekinmeyeceğiz."

SALT Galata'da ise 100 bin kitap kapasiteli kütüphane, açık ve kapalı arşivler, seminer ve toplantı salonları, oditoryum, Osmanlı Bankası Müzesi ve sergi salonlarının yer alacağını söyleyelim. Hüseyin Bahri Alptekin tüm arşivine ve kişisel kütüphanesine ev sahipliği yapan SALT Beyoğlu, 9 Nisan'daki ilk sergisini, 2007'de aramızdan ayrılan bu usta sanatçı için açacak. Bunun yanında 'Laboratuvar' adlı bir başka sergi de Alptekin'e eşlik edecek. SALT'ın bu coşkusunun İstiklal'deki diğer komşularına nasıl yansıyacağını ve güncel sanat hayatına neler bırakacağını elbette zaman gösterecek, lakin yeni mekânın güncel sanat ortamına hareket katacağı kesin.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
22/03/2011

Yorumlar