Uğur Derman'ın kırkambarı


Hattat Mâcid Ayral'ın 1961'de vefatından sonra, Dr. Süheyl Ünver, Uğur Derman'dan usta hattat için bir yazı kaleme almasını ister. O zamanlar henüz yirmi altı yaşında olan Derman, çekine çekine bir makale yazar. Ertesi gün üniversitenin bahçesinde Ünver'e yazıyı verir. Karşıdan kucaklar gibi ellerini açan Ünver, büyük bir coşkuyla "Kardeşim, Mâcid Bey'i öyle yazmışsın ki, hani benim için de yazar mı acaba diye ölesim geldi!" iltifatında bulunur... Uğur Derman, bu ifadeleri mütevazılığından abartılı bulsa da Ünver yerinde bir söz etmiştir. Bu güzel vesilenin ardından Derman, yazıya büyük bir şevkle bağlanır.

Bir başka hatıra daha var aslında, derdimizi ayan beyan edecek. Tanpınar ile Ünver, Beyazıt Meydanı'nda karşılaşırlar. Tanpınar, üniversitede derse yetişecektir. Uzaktan el sallar kadîm dostuna, ardından seslenir: "Süheyl, İstanbul sana emanet!" diye. Bu, iki üstadın son görüşmesi olur. Zira birkaç gün sonra Tanpınar vefat eder. Süheyl Ünver'in bıraktığı zengin miras malum... Söyleyecek çok söz bırakmıyor. Bir silsile halinde devam eden bu güzellik karşısında durup saatlerce hülyalara dalmak mümkün: Tanpınar, Ünver, Derman...

Devir döndü, dünya değişti ve Uğur Derman'ın bu ilk yazısı üzerinden elli koca yıl geçti. Derman, 1963-2009 yılları arasında çeşitli dergi ve kitaplara yazdığı biraz dağınık haldeki yazılarını eşin dostun ısrarıyla bir kitapta topladı: "Ömrümün Bereketi-1" (Kubbealtı). 50. sanat yılını kutlayan Uğur Derman'ın her biri bir hazine niteliğindeki yazılarını derli toplu görmek kuşkusuz pek çok kimseyi sevindirdi.

Kitabın tanıtımı önceki gün Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nda gerçekleşti. Hasan Çelebi, Fuat Başar, Necdet Yaşar gibi ustalar Derman'ı yalnız bırakmadı. Programda İrvin Cemil Schick, Uğur Derman'ın pek çok sıfatının yanı sıra hafıza adamlığından söz etti. Tıpkı Nobel'li Konrad Lorenz'in anlattığı ördek yavrularının gözlerini ilk açtıklarında gördüklerine bağlandıkları gibi kendisinin de 1980'de tanıştığı Derman'ın peşinden senelerce gittiğini söyledi.

Schick'in ardından konuşması, kibarlığı ve zarafetiyle artık pek de etrafımızda görmediğimiz bir İstanbul beyefendisi olan Uğur Derman sözü aldı: "Kitabı, hayatımın neredeyse yarım asırlık devresini kapsadığından Ömrümün Bereketi olarak isimlendirmeyi münasip buldum." dedi. Ömrümün Bereketi başlığının sonunda '1' rakamı var. Derman, bu 1'in sırrını ise şöyle açıkladı: "Eğer yazdıklarımız ilgi görürse ardından ikincisinin de neşredilebileceği îmâsı gizlidir. Ancak bu hususta bizim değil, aziz okurlarımızın kararı esastır."

Kitabı elinize alır almaz hemen ikincisinin peşine Lorenz'in ördekleri gibi takılacağınızı söyleyelim. Zira kitap, Derman'ın muhtelif târihlerde kaleme aldığı makâlelerin yer aldığı, fotoğraf ve dipnotlarla zenginleştirilmiş bir başvuru kaynağı. Derman'ın beş yüze varan yazılarından oluşturulmuş bir seçki. Daha çok gelenekli sanatlarımız ve kültür hayatımızla ilgili yazıların yer aldığı eserde, Süheyl Ünver, Rikkat Kunt, Hezarfen Edhem Efendi, Hamid Aytaç, Mustafa Düzgünman, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Mahir İz, Hoca Ali Rıza, Halim Özyazıcı gibi bâzı tarihî şahıslara dair hâtıralar da var.

Eski kültürün son temsilcileriyle yeni nesil arasında bir köprü insan olarak vazife gören Uğur Derman'ın 50 San'at Sever Serisi, Hayat Tarih Mecmuası, Kültür ve San'at gibi dergilerde yer alan yazılarındaki sıcak üslub bir yana, kitabın içinde yer alan ve ötede beride öyle kolayca bulamayacağınız levha, tablo, portreler nasıl bir hazinenin içine düştüğünüzü ele veriyor. Kitapta anlattığı hatıralar ve notlarla muazzam bir ayaklı kütüphane olduğunu ele veren Derman'ın kitapta kaydettikleri, Schick'in deyişiyle "kaydedilmeyenler yanında devede kulak".

Uğur Derman, çok sevdiği hocası Ünver'in "İlim bir avdır, yazmak da onu avlamaktır." düsturu üzere yaşadı, yaşıyor... Ahlakı ve sanatıyla sözünü ettiği insanlar koca bir medeniyeti bir bir inşa ettiler. Uğur Derman'ın bildiklerini, gördüklerini esirgemeden paylaşması, aynı eşiğe baş koyduğunun işaretçisi. Öyle ki kitabın sayfaları arasında okura bu güzelliği fısıldayan onlarca delil var.

Ömrümün Bereketi umulur ki pek çok kitapla devam eder, çünkü Uğur Derman'ın elinin değmesini bekleyen Necmeddin Okyay kitabı, Türk Sanatında Ebrû'nun genişletilmiş hali, Hilye-i Şerif'eler kitabı var.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
14/03/2010

Yorumlar