Hale Arpacıoğlu yaşıyor!


Senelerce kapısı açılmamış bir evin eşiğine gelip içeri giriyorsunuz sanki. Etraftakilerin ağız birliği etmişçesine, "Orada kimse yok, devri kapandı, sustu her şey" demelerini de yanınıza alarak yola koyuluyorsunuz. İçeride neyin beklediğinin merakı, ürkekliği... Şaşkınlık başlıyor haliyle. Öyle pek denildiği gibi olmuyor. Sizi karşılayan sıcak bir sese, çocuğun neşesi katılıyor. Kendi deyimiyle yeniden doğan, âleme farklı bir gözle bakan... Taşlar da daha yerine oturmuş. Necatigil'in "Susanlara hiçbir şey sormayınız!" dizesi aranıza girse de onun hikâyesi usta şairin deyişini bir süreliğine kenarda tutmamaya değer.

Hale Arpacıoğlu... 80'lerin en önemli kadın sanatçılarından. Uzun bir aradan sonra Cihangir'de Ark Kültür'de "Hiçbir şey oluyor / ortada beden yok" adlı yeni sergi açtı. Birçok kimsenin artık "üretmiyor", "Arpacıoğlu'nu iyi değerlendiremedik" sözlerine bir nevi cevap niteliğindeki sergide Arpacıoğlu'nun yeni eserleri, değişen malzemeleri var. Peki, neler yaşandı?

80'lerde kendine özgü oluşturduğu ve hemen de kabul gören tabloları Arpacıoğlu'nu kuşağının önemli sanatçıları arasına koydu. "Çarpıcı renk ve çizgilerle kadın figürleri" çizdi. Sezer Tansuğ, onu "Kadın figürlerini deforme eden atılgan üslupçu" diye nitelendiriyordu. İnsanın iç âlemindeki o engin dünyada nelerin olup bittiğini aktaran bir sanatçıydı o. Kendisini şekillendiren "Ben kimim?" sorusu New York'ta, Paris'te, Roma'da, İstanbul'da kısacası gittiği her yerde peşindeydi. Bu arayış Doğu'dan ve Batı'dan derin felsefi okumaları beraberinde getirdi. Bir zaman geldi, torbasını boşalttı ve yola koyuldu. 2000'de Roma'ya yerleşti. 2007'ye kadar orada işler üretti. Anlayacağınız suskunluk yoktu. 2008'de ise İstanbul'a dönme kararı aldı. Kimselerin haberi olmadan.

'ÂLEMDE, OLANA BİTENE ŞAHİT OLMAK İSTEDİM'

İç nehirlerin beslediği bir mesele onunkisi: "Bilinçli bir tercih değildi bu suskunluk. Malzemem yoğruldukça şekil aldı. İlginç bir şekilde hep bunu sordular. Hale Arpacıoğlu neden ortalarda yok? Dışınıza çıkınca nelerin değiştiğini görüyorsunuz. Ya dışında olmak gerekiyor ya da başka bir yerde. Resmimin mutfağı, reçetesi yok benim. Özellikle 1986-87'de galeriler için çok cazip bir figür olmadım. Devinen, değişen, yeri belli olmayan biri oldum. Geriye dönüp baktığımda bunu daha iyi görüyorum şimdi."

İlk sergisinden itibaren hep 'içer'den geleni yaptığını, sonra da sistemin dışına çıkmak istediğini söyleyen Arpacıoğlu, "Susan Sontag'ın 'Susmanın Estetiği' yazısını öneriyorum genç sanatçılara. Çünkü sürekli davul çalmak ihtiyacı hissediyorlar. Bilincin önünüze serdiği bir halı gibi sistemin dışına çıktığınızda 'Ben kimim?' ve 'Ben neyim?' soruları çıkıyor. Bunun sonunda bir yalnızlık var, bir çöle açılma var. Güzel oldu, bu yolculuk. Bir tür hicret, uzletti benim için. Yer değiştirdim. Daha da önemlisi Roma beni kendime çıkardı." diyor.

Arpacıoğlu'nun ilk dönemlerinden bugüne neler değişti? "Resmim kişisel olanı anlatan bir resimdi. Şimdi ise kişiselden sıyrılıp evrensel olanı anlatmaya başladı. Bu âlemde, olana bitene şahit olmak istedim. Resmimde, boşlukta beliren ve tecelli eden ve yok olanı yapmaya çalıştım diyebiliriz. Akılcı bir sanat üretiliyor ama ben dehaya dayalı bir sanata inanıyorum. Kaynaktan akıp gelenle, benim aklım, zevkim, sanat bilgim, yaratıcı yanım, kültürüm, seçimlerim birleştiğinde ortaya çıkan benim sanatımdır diyebilirim."

ELİMDE YAKLAŞIK 15 SERGİLİK İŞ VAR

Ark Kültür'de açılan sergi daha doğrusu sanatçının bardağından taşanlar, eşin dostun ısrarıyla sergiye dönüşmüş. Mekânın girişinden başlayıp üst kata çıktığınızda Arpacıoğlu'nun yaşadığı yolculuğu hemen okumanız mümkün.

Kat'ı ve cam altı sanatından beslenen çalışmalar, altın renkli figürler, kâğıt desenler, develer, atmacalar, dağlar, kandiller... Arpacıoğlu sürekli genişleyen kabı karşısında yer ile gök arasında yakaladığı sırları önümüze seriyor. Malzemesi yokluğu, hiçliği, faniliği temsil eden pleksiglas sahneler, bunun yanında bütün dinlerde ilahi olanı işaret eden altın renkli figürler, desenler: "Büyük bir şeye talip olduğumu biliyorum. Karınca misali yoldayım. Elimde yaklaşık 15 sergilik iş var. İlgi olursa bunların hepsi açığa çıkacaktır. Kimseyle bu konuda temasta olmadım açıkçası. Nereye varacağımı da bilmiyorum."

Bekleyip göreceğiz. Bakalım bardaktan daha neler taşacak? Arpacıoğlu'nun sergisi 23 Nisan'a kadar Cihangir Ark Kültür'de gezilebilir. (0212 243 07 70)

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
18/04/2011

Yorumlar