Amerika’da kadın yazarların-eleştirmenlerin edebiyattaki
yerine odaklanan ve yıl boyunca yayımlanan çeşitli edebiyat eleştiri
dergilerini tarayan Vida adlı kurum, geçtiğimiz aylarda 2012 verilerini
yayınladı. 2010’dan beri bu araştırmasını sürdüren ve kadın-erkek yazarların
eserleri hakkında kaç eleştiri yazıldığı; edebi eleştiriyi yazanların cinsiyeti
üzerine rakamlar derleyen Vida’nın sonuçları hiç de şaşırtıcı değildi aslında.
Vida’nın tartışmaları beraberinde getiren 2012 verileri şöyle: Boston Review:
Kadın 99, erkek 135; Granta: Kadın 30, erkek 41; Harper: Kadın 31, erkek 158;
London Review of Books: Kadın 174, erkek 574; New Republic: Kadın 77, erkek
389; Poetry: Kadın 166, erkek 207; The New Yorker: Kadın 218, erkek 583; The
Paris Review: Kadın 18, erkek 70; New York Times Book Review: Kadın 327, erkek
400.
Amerika’da
yayımlanan yaklaşık on-beş dergiyi tarayan kurumun rakamları, 2010 ve 2011 yılı
verilerine göre pek de bir değişiklik göstermiyor. Vida’nın araştırmasından
esinlenen, İngiltere’nin köklü gazetelerinden Guardian da geçtiğimiz günlerde,
bir ay boyunca İngiltere’de kitap tanıtımları yayımlayan dergi ve gazetelerin
peşine düşerek kadın yazarların, eleştirmenlerin sayısını çıkardı. Rakamları
geçtiğimiz yılın aynı ayı ile kıyaslayan gazetedeki tablo, Amerika’daki
durumdan çok da farksız değil. Erkeklerin başını çektiği bir edebiyat ve
eleştiri mekanizması İngiltere’de de hâkim. Mesela, ülkenin en muteber kitap
eleştiri dergisi London Review of Books’un geçtiğimiz mart sayısında tamamen
erkeklerden oluşan eleştirmenlerle ve erkek yazarların kaleme aldığı eserlerle
çıkması bu ‘güçlü’ egemenliğin hâkimiyetini gösteren şaşırtıcı bir örnek.
‘Yırtıcı’ erkek eleştirmenler
Bu yıkılması biraz zor ‘erkek egemen’ eleştirinin
nedenlerine dair pek çok farklı yorum var. Kimi yazarlar bu durumu kadın
eleştirmenlerin kendilerini erkekler kadar çok öne çıkarmadıklarına ve
yayınevleri tarafından kitapların kendilerine gönderilmesi için
çabalamadıklarına bağlıyor. Mesela, ünlü biyografi yazarı Claire Tomalin
özellikle 70’lerde editörlüğünü yaptığı dergilerde kadın eleştirmenleri teşvik
etmeye çalıştığını fakat erkek eleştirmenlerin kapısını çalarak kitaplar
üzerine konuşmak için can attıklarını ve kadınlardan daha ‘yırtıcı’
davrandığını söylüyor. Yazar, gazeteci Alex Clark ise, ünlü yazarların (kadın
ya da erkek) sadece erkek eleştirmenler tarafından eleştirilebileceğine dair
genel bir kanının varlığından söz ediyor ve edebiyat dergilerinin kadın
yazarlar hakkında yazmak için genelde kadın eleştirmenleri tercih ettiğini
söylüyor. Roman türünün en çok kadın okurlar tarafından okunduğunu göz önünde
bulundurursak, ortaya çıkan tablonun biraz ironik olduğunu söyleyen yazar Linda
Grant ise dergilerdeki kitap eleştirisi konusunda ‘baş koltuğa’ hep erkeklerin
oturduğunu belirtiyor. Kimi yazarlar da gazetelerin kültür editörlerinin erkeklerden
oluşmasının da bu durumun bir nedeni olarak görülebileceğine değiniyor.
“Eleştirmeni kim dinler, kim okur!”
Amerika’da ve İngiltere’de edebiyatın cinsiyet dağılımının
erkek egemen bir yapıya sahip olduğunu rakamlar açıkça gösterse de, Türkiye’de
durum nasıl diye göz attığımızda şöyle bir tablo çıkıyor: Bu ‘küçük’
araştırmamızda Kitap Zamanı, Radikal Kitap, Milliyet Kitap, Cumhuriyet Kitap,
Yenişafak Kitap ve Star Kitap’ın son sayılarını inceledik. Kadın-erkek yazarlar
tarafından yayımlanan edebi eserlerin ve kadın-erkek eleştirmenlerce kaleme
alınan yazıların toplamını gösteren ‘rakamlar’ şöyle: Kitap Zamanı: Kadın 5;
erkek 20; Radikal Kitap: Kadın 7, erkek 8; Yenişafak Kitap: Kadın 7, erkek 7;
Milliyet Kitap: Kadın 12, erkek 9; Cumhuriyet Kitap: Kadın 8, erkek 9; Star
Kitap: Kadın 10, erkek 14.
Türkiye’deki
tablonun Amerika ve İngiltere’den geri kalır yanı yok. Türk edebiyat
eleştirisinde kadının yerini ortaya koyan rakamlar akla Tomris Uyar’ın şu
sözlerini getiriyor: “Virginia Woolf’un, Nathalie Sarraute’un, hatta Katherine
Mansfield’in kadın olup olmadıkları önemli mi? Ne var ki ülkemizde, kadın,
kadınlığını üstlenmeye ve kullandırmaya o kadar elverişli ki (Aynı soruyu neden
erkek sanatçılara da sormuyorsunuz? Erkek olmak kolaylaştırıyor mu, güçleştiriyor
mu bir şeyleri, söz gelimi?), sorunuza “kolaylaştırıyor” diye karşılık
vereceğim. Neden mi? Dergilerde adlarına rastladığım çoğu kadın yazarların,
erkek olsalardı, yazdıklarını yayımlatamayacaklarına inanıyorum da ondan.”
Yaşar Kemal’in “Türkiye’de
eleştirmen kıtlığı var” sözleri bir yana, yorulduğu için değil, “bu kadar az
okuyan bir toplumda, eleştirmeni kim dinler, kim okur” düşüncesiyle ömrünün son
demlerinde biraz kabuğuna çekilen eleştirmen Füsun Akatlı’nın sözleri bu
rakamlarla birlikte epey anlam kazanıyor. Fakat edebiyatın cinsiyetle,
rakamlarla değerlendirilemeyeceği ve geriye kalan tek şeyin metnin kendisi
olduğu da bir gerçek.
Musa İğrek, Londra
Zaman Gazetesi
4/7/2013
Yorumlar
Yorum Gönder