Edebiyatta özellikle baba-oğul ilişkisi
çokça işlenen temalardandır. Kopuk, gergin ve sürekli çatışan bir ilişkiler ağı
kendini belli eder. Hele yazar bir babanın/annenin çocuğu olmak başlı başına
bir başka çatışmanın/buluşmanın alametidir. Tüm babaları yazar zannederek
büyüyen Cahit Zarifoğlu’nun kızı Betül Zarifoğlu Koç’un, evdeki çoğu vaktini
yazmakla geçiren babasına dair anlattıklarını dinleyelim: “İlkokul 2. sınıfta,
bir arkadaşımın evinde daktilo olmadığını öğrendiğimde hayretle ‘Peki baban
yazılarını neyle yazıyor?’ diye sormuştum. O konuşmayla kavradım, bütün babaların
yazar olmadığını.”
Amerikalı yapımcı Kent Hudson, bir yazar
için iş, eş ve çocukları arasında denge tutturmanın zorluğundan yola çıkarak
bir bilgisayar oyunu geliştirdi. Romancı (The Novelist) adlı bu oyun, bir
yazarın iş hayatında başarıya ulaşmak için yaptığı seçimleri ve bunları
yaparken ihmal edebileceklerini konu alıyor. Bu ayın sonunda satışa çıkması
planlanan Romancı, oyun dünyasında merakla bekleniyor. Oyunun resmi sitesinden
(http://www.thenovelistgame.com) ön satışlara başlayan Romancı, 14.99 dolara
alıcı buluyor. Türkiye’den de Romancı’nın meraklıları oyunun Türkçe versiyonu
için harekete geçmiş durumda.
MUTLU ROMANCININ HUZURLU AİLESİ
‘Hayallerinize, sevdiğiniz insanları bir
kenara itip ulaşabilir misiniz?’ sorusunun peşine düşen Romancı’nın kurgusu
şöyle: Dan Kaplan adlı romancı, bir baba ve eş olarak hayatının en önemli
eserini yazma sürecinde zorluklar yaşar. Kaplan ailesi bu yüzden deniz
kıyısında bir eve yerleşir. Evde üçünden başka, Kaplan ailesinin bireylerinin
düşüncesini okuyabilen, gizemli bir hayalet vardır. Bu hayalet aslında
bilgisayarın başındaki oyunu yöneten kişidir. Bu gizemli hayalet dışarıdan
müdahalelerle (tıklamalarla), ailedeki bireylerin hayatlarını yönlendirmeye
çalışır, lakin oyunu kazanmak için varlığını hissettirmemek zorundadır. Ailenin
hayatı bizim hayaletin katkılarıyla gelişir ve oyunu oynayan, Kaplan ailesinin
fertlerinin birbirlerini ihmal etmeyeceği bir ortam oluşturmaya çalışır. Oyun
her başladığında yeni bir hikâyeye açılır. Gizemli hayalet bir dedektif gibi
ilişkileri çözmek ve karakterlerin ne istediklerini anlamakla yükümlüdür.
Oyunda bölümler ilerledikçe evdeki her bir bireyi yakından tanımak, gizemli
hayaletin işini kolaylaştırır.
“BİZ BABACIĞIM, BİRBİRİMİZİ BÖYLE ANLAMADAN
SEVDİK”
Kaplan ailesindeki her bireyin mutluluğu
için çalışmak ve en önemlisi, Dan Kaplan’ın romanını en iyi şekilde bitirmesine
yardımcı olmak öyle kolay bir iş olmasa gerek, zira yapılan her seçim hikâyenin
gidişini ve ailenin mutluluğunu etkileyecektir. Romancı oyunu, Tolstoy’un
meşhur Anna Karenina’sının girişinde söylediği cümleyi andırıyor biraz da,
“Mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir
mutsuzluğu vardır.” Oyunun yapımcısı Kent Hudson, Romancı’nın bir bilgisayar
oyunu olmanın ötesinde, kişinin hayatta yaptığı seçimleri sorgulayan ve bunlar
üzerine kafa yormayı gerektiren bir tarafı olduğunu söylüyor.
Yazarlığın doğasından olsa gerek iş, eş ve
çocuk ağında bir denge tutturmak öyle kolay olmuyor maalesef. Artık oyunlara
bile konu olan yazarlığın zorluğu her edebiyatçı için farklı hatta kimi zaman
öyle dışarıdan müdahaleye açık değil. Nar’ın babası şair Haydar Ergülen’in,
Kitap Zamanı’nda Murat Tokay ile söyleşisinde dediği gibi: “Şiir azaldı çünkü
artık gece tamamen Nar’a ait. Şiiri gece yazardım, sabaha kadar oturduğum çok
olmuştur. Ama baba olunca en geç on ikide yatıyoruz. Öyle olunca düzyazı
çoğaldı, şiir azaldı. Şiiri gece yazamadığım için bazen akşamüstü başlıyorum.”
Romancı, elbette bir oyunun ötesinde pek
çok tartışma ve yoruma müsait, fakat edebiyattan beslenen bir damarın,
teknolojinin tam da ortasına konması en güzel haber olsa gerek. Kim bilir belki
de oyunun sonundaki gelişmeler, tıpkı Oğuz Atay’ın babasına yazdığı mektuptaki
gibi olur: “Galiba biz babacığım, birbirimizi böyle anlamadan sevdik”.
Musa İğrek, Londra
Zaman Gazetesi
18/8/2013
Yorumlar
Yorum Gönder