Her tebessüm kısadır

Cem Kızıltuğ
Cem Kızıltuğ

Kelimelere çizgilerin eşlik ettiği bir kitap iyi bir çizerin elinden çıkmışsa, sunduğu dünya kışkırtıcıdır, okuru huzursuz eder. Zaman’daki işlerinden tanıdığımız Cem Kızıltuğ, bize bu merak uyandırıcı alanı vaat eden çizerlerden. Daha önce C’empati ve Alegorik Gri albümlerinde çizimlerini bir araya getiren Kızıltuğ, bu kez Doku adlı kitabıyla karşımızda. 50 denemenin yer aldığı Doku, “Her Tebessüm Kısadır”, “Size Hoyrat Diyecekler” ve “Küllerinizi Nasıl Taşırsınız?” başlıklı üç bölümden oluşuyor, kitaptaki her denemeye bir çizgi eşlik ediyor. Kızıltuğ’un C’empati’deki çizgilerinin sertliği Alegorik Gri ile daha sıcak ve hikâyesi olan bir üsluba evrilmişti. Doku’da ise ayakları yere sağlam basan görsel dilin hâkimiyeti dikkati çekiyor. Kızıltuğ’un çizgisinde yakaladığı bu dilin kurmacaya yakınlığı, böyle bir kitabın çoktan habercisiydi. Çizgisiyle bir hikâye anlatıcısı olan Kızıltuğ, bu denemelerle kendi sanat serüvenini de biraz daha görünür kılmış oldu.

‘Nokta’sız metinler

Doku’da çizgiler ve denemeler bağımsız birer çizgi ve metin olarak değerlendirilebileceği gibi, birbirini tamamlayan iki ayrı üretim şeklinde de ele alınabilir. Müzikten, resimden ve edebiyattan beslenen, sık sık kendi kişisel okumalarına, dinlemelerine gönderme yapan Kızıltuğ’un denemelerinde dikkati çeken, cümlelerin birbirine virgülle bağlanması. Birbiri ardınca sıralanan kelimeler ve cümleler virgüllerle okura soluk aldırırken, günlük hayattan felsefi sorulara uzanarak ilerliyor. Kızıltuğ bu seçimini şöyle açıklıyor bir söyleşisinde: “Yazarın koyduğu o noktayı çizer çizerek devam ettirir. Yani çizer için bir başlangıç oluyor o son nokta. Yazıda da öyle, yazdığım zaman bir nokta koyamadım, durduramadım kendimi. Kaybetmiş olduğum dünyamdaki şeyleri ekledim. Bu biraz rüya anlatmaya da benziyor aslında.”

Çizgi ve denemenin birleştiği deneysel bir metin olarak da okunabilecek Doku, kışkırtıcı sorularıyla okuru köşeye sıkıştırıyor, öneriler sunuyor ve akıl çeliyor. Cem Kızıltuğ hitap ettiği “siz”e karşı bir ses olarak belirirken, kimi zaman gözlemler, eleştiriler, küçük anekdotlar ile metnin merkezindeki anlatıcıya da ayna tutuyor. Çizerle Alegorik Gri adlı albüm kitabı üzerine yaptığımız söyleşide şunları söylemişti: “Çizgi yolunda bitmişlik yok, gidişim devam ediyor. Bitmemişlik duygusu beni tetikliyor. C’empati’de bir çizgi içinde birkaç konuyu sığdırmak zorundaydım. Alegorik Gri bana özel. Pek çok konuyu harmanlayarak çizilmiş işler. Herkesin kendi gidişatından bir şeyler bulacağı, hikâyesi olan işler.” Nicedir bekletilmiş metinler olduğu belli olan Doku’daki denemeler, Kızıltuğ’un sanat hayatında bir yenilenme ve ses arayışı olarak da okunabilir.

Kaç kişi hayattan kaçar?

Kendi içindeki arayışı çizgi aracılığıyla görsel bir şölene dönüştüren Cem Kızıltuğ’un deneme üslubuyla çizgileri paralel bir görüntü arz ediyor. Birbirini pekiştiren bu iki yolculuk, bir sanatçının eğilimlerinin, düşlerinin, kızgınlıklarının ve tebessümlerinin dile geliş biçimine dair de bir manzara sunuyor aslında. Kızıltuğ’un satır aralarında hissedilen çığlıkları, reddedişleri Cioran’ın şu sözlerini akla getiriyor: “İnsanlar ‘her şey geçer’ derler, fakat bu dehşet verici bayağılığın menzilini kaç kişi kavrar? Kaç kişi hayattan kaçar, hayat için şarkı söyler, ona ağlar?” Doku’daki denemeler gürültünün, barbarlığın ve tahammülsüzlüğün gittikçe arttığı günümüzde okuru soluklanmaya davet ediyor. Bu kitabıyla metnin hazzını tadan Kızıltuğ’un yeni eserlerle okurunu şaşırtacağını tahmin etmek zor değil.

KİTAPTAN...

“Kimse başaramaz rüyalarda gülmeyi, rüyalarını anlatmaya hevesliler, rüya onların, onlar gördü, rüyada anlattıklarıysa siz, anlattıklarına göre bir evsiz olabilirsiniz, değişik ağızlardan bunun aksini dinliyor, siz öyle yorumluyorsunuz, dışarıda yaşıyorsunuz, dışarıda derken, dışarıda işte, çatısız ve sınırınız, sınırınız yoksa bile sırrı varmış gibi aynı yerleri dolaşıp eskitiyorsunuz, var mı, yaşantı üçgen, ev, iş, sosyal alan, gerçekten eskiyor, tanıdık evler, yüzler anbean yabancılaşıyor, bu süreçte bir taşı yol arkadaşı edinip onunla konuştunuz, çok sessizdi, dinledi, yatınca başınızın altına yerleştirdiniz, her yatışta size amaçsızlık aşıladı, öyle sandınız, durma, dedi, durma, tersini düşünürsün (...)”


Yorumlar