Eleştiride erkek egemenliği sürüyor

Hem ülkemizde hem de dünyada nitelikli eleştiri ve eleştirmen azlığı sık dile getiriliyor. Eleştiri kurumunun gücünü yitirdiği, eleştirel metinlere yer veren mecraların azaldığı da konuşulmakta. Fakat bu eksilmenin içinde dikkat çeken bir nokta var, üretimin erkek egemen bir alanda ilerlemesi. Amerika merkezli Vida adlı kuruluş, bu hararetli tartışmayı bir zemine döküp 2010'dan bu yana kadının edebiyat Eleştirisindeki yerini ‘rakamlarla' belirliyor. Her yıl edebiyat dergilerini tarayan kurum, 2014 rakamlarını geçtiğimiz hafta açıkladı. Önceki yıllara oranla yeni bir gelişmenin olmadığını söylemek lazım, zira eleştiride erkek egemenliği hâlâ hüküm sürüyor.

The Paris Review, Atlantic, New Yorker, London Review of Books, Times Literary Supplement ve Granta gibi edebiyat dergilerinin aralarında bulunduğu dünya çapında on beş yayına odaklanan Vida'nın araştırmasında rakamlar şaşırtıcı değil. Britanya'nın en önemli edebiyat dergilerinden biri olan London Review of Books geçtiğimiz yıl 527 erkek yazara ve eleştirmene yer verirken, kadın yazar ve eleştirmen sayısı ise 151. Diğer dergilerdeki veriler ise şöyle: The New York Review of Books: 677 erkek, 242 kadın; The New York Times: 909 erkek, 792 kadın; Nation: 469 erkek, 193 kadın. Özellikle Britanya'da satılan kitapların üçte ikisini kadınların aldığı gerçeğini bir kenara yazdığımızda eleştiride kadının görünmezliği daha da şaşırtıcı bir hale bürünüyor.

Rakamlar önceki yıllara göre kıyaslandığında ise 15 edebiyat dergisinin 14'ünde kadın yazar ve eleştirmenlerin sayısında bir artış olduğu gözüküyor. Dergilerin editörleri kendilerine gelen yazılarda herhangi bir ayrım yapmadıklarını, eleştirinin niteliğine odaklandıklarını aktarıyor. Vida'nın geçtiğimiz yıllardaki rakamlarından sonra, kimi yazarlar bu durumu kadın eleştirmenlerin kendilerini erkekler kadar öne çıkarmamasına bağlamıştı.

Vida'nın kurucularından Erin Belieu ise rakamlara dikkat çekmekten öte yayın dünyasında böyle bir bilincin oluşmasını istediklerini söylüyor. Rakamları yayımladıkları bu beş yıllık süreçten sonra dergilerde kadın-erkek dengesinde çeşitli değişikliklerin yaşandığını belirten Belieu, edebiyat dergilerinin doğasında bu cinsiyetçi yaklaşımın maalesef olduğunu aktarıyor. Söz konusu edebiyat dergilerinin uzun yıllardır aynı editörler tarafından yönetildiğini dile getiren Belieu, yeni kuşağın ise farklı bir deneyim ve bakış açısıyla geldiğini söylüyor. Ülkemizde yayımlanan edebiyat dergileri konusunda yapılacak bir araştırmanın farklı bir sonuç getirmeyeceğini söylemek çok zor olmaz. Nitelikli eleştirinin gittikçe azaldığı sorununa erkek-kadın eşitliği açısından bakmak da bir özeleştiri niteliğinde olabilir. (www.vidaweb.org)


Yorumlar