Edebiyatın yeni mecrası: PodCast

Saygın edebiyat ödüllerinden Man Booker, son birkaç yıldır, kısa listesine aldığı yazarlarla kitapları üzerine çeşitli söyleşiler gerçekleştiriyor. Ödül açıklanana kadar, aday yazarları dünyanın dört bir yanından okurlara yakından tanıtmak ve ödülün bilinirliğini arttırmaya yönelik oldukça etkili ve erişilmesi kolay bir araç kullanıyor: Podcast. Biraz telefonunu kurcalamaya meraklı pek çok kimsenin haberdar olduğu bu terim, özellikle metropol şehirlerde işe veya okula uzun yolculuklar yapanlar daha da ötesinde edebiyat meraklıları için bir hazine…

Radyolar, gazeteler, edebiyat dergileri ve yayınevleri arasında gittikçe popülerleşen bu yeni edebiyat alanı, dijital medya üretiminin internet üzerinden akıllı telefonlara veya bilgisayarlara indirilip görüntülü veya sesli hale dönüştürüldüğü dosyalara verilen ad. Podcast İ
ngilizce “pod” (kapsül, koza) ve “broadcasting” (yayın) kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir sözcük. BBC Radio, The New York Times ve The Guardian gibi medya kuruluşlarının yanı sıra dünyaca ünlü yayınevi Penguin ve saygın edebiyat eleştiri dergisi London Review of Books’un da aralarında bulunduğu pekçok kurum bu mecranın sıkı yayıncılarından (London Review, yakın zamanda kaybettiğimiz yazar, şair John Berger’ın ardından hemen derinlikli bir podcast yayımladı)…

Gezici edebiyat radyosu

Eleştiri programlarından yazar söyleşilerine; kendi eserlerinden bölümler okuyan yazarlardan sıkı edebiyat tartışmalarına uzanan pek çok podcaste denk gelmek mümkün. New York Times’ın haftalık kitap eleştirisine, çok okunan kitaplara, yazarlarla söyleşilere yer verdiği ve geçtiğimiz günlerde 10. yılını kutlayan, yaklaşık 45 dakikalık podcastı (Inside The New York Times Book Review) başta olmak üzere, BBC Radyosu’ndaki aylık kitap kulübü (Bookclub) ve yazarların kendi denemelerini ve öykülerini okudukları (The Essay ve Books and Authors) podcastler oldukça rağbet görüyor.

Uluslarası gazetelerin ve radyoların yanı sıra takipçisi olduğunuz edebiyat dergisinin veya yayınevinin sitelerinden ve akıllı telefonlardan (iTunes ve Google Play kütüphanesinden) podcastlere ulaşılabilir. Üretimi ve dağıtımı çok da maliyetli olmadığı için medya kurumları için de oldukça cazibeli bir alan sunan podcast’lar daha çok haftalık güncellenmekte. Bir podcaste abone olduktan sonar her yeni bir dosya cihazınıza otomatik olarak yükleniyor. Pek çok podcast ücretsiz olsa da Türkçede Podcast kıtlığından söz edebiliriz. Bunun tam aksine İngilizcede hatırı sayılır çoklukta podcast var.

Derin söyleşiler ve sıkı eleştirilerin mekanı

Akıllı telefonların her bireyin birer dijital oyuncağı haline geldiği bir çağda podcastler, edebiyatla bağını koparmak isteyemen daha da zengileştirme çabasında olanlar için büyük bir alan sunuyor. Podcastlerin lezzetini keşfedenler için bu mecra bir zaman sonra telefonunuza veya bilgisasayarınıza sığdırabildiğiniz ve sadece edebiyat yayını yapan koca bir gezici radyoya dönüşebiliyor. Margaret Atwood, Paul Auster ve Javier Marías gibi isimlerle basılı yayın da çok da karşılaşamacağınız derinlikte söyleşiler, güncel edebiyat tartışmaları ve eleştiriler öyle gazete köşelerinde veya ekranlarda göremeyeceğiniz derinlikte okura verimli bir dinleme pratiğine davet ediyor.

Podcastler edebiyata ulaştıran diğer eylemler -kitapçıları dolaşmak, kütüphanelerde kaybolmak- gibi sizi bağımlı hale getirebilir. Kendinizi bir zaman sonra, birbirine kitap önerir gibi podcast tavsiyesinde bulunan arkadaş çemberininin içinde veya yeni bir podcast keşfetmek için harıl harıl telaşlanan bir dostunuzun başında bulabilirsiniz.

Edebiyatın, kitapların ve yazarların birbirine ulaşma eylemlerinin dönüştüğü kesin ve edebiyatın bu değişimden fayda sağladığına şüphe yok. Yeni medya üretim alanlarının okura sunduğu alanlar git gide artıyor. Daha da önemlisi, edebiyatın konuşulduğu mecraların gittikçe daraldığı bu gürültülü zamanlardan az da olsa sıyrılmak isteyenler için bu podcastler iyi gelecek.

Yorumlar