Çorak Ülke 100 yaşında

T. S. Eliot

İlk okunduğunda okuru heyecanlandıran, zorlayan ve şaşırtan çok az şiir vardır. Yirminci yüzyılın en etkili şiirleri arasında değerlendirilen Amerikalı-İngiliz şair T. S. Eliot’un (1888-1965) Çorak Ülke adlı şiiri bunlardan biridir. Modernizmi anlamak için temel metinler arasında gösterilen Çorak Ülke yayımlanışının yüzüncü yılına giriyor. Bu uzun şiir, savaş sonrası Avrupa tarihinin kasvetliliği üzerine yazılmış olsa da zenginliğiyle, sesiyle ve dilin alışılmadık türde kullanılmasıyla eşsiz bir eser. Şiirin zorluğu konusunda pek çok kimsenin hemfikir olduğu Çorak Ülke, geçen onca yıla karşı, çağımıza hitap etmeye devam ediyor.

Çorak Ülke, şiirin müziğini duymayı gerektiren bir metin –göndermelerin ne anlama geldiği telaşını bir kenara bırakarak. Dokusu ve barındırdığı boşluklar tıpkı James Joyce’un Ulysses’i gibi bir bulmacayı andırır, okuru zorlar –modern romanın başlangıcı kabul edilen Ulysses de 1922’de yayımlanır. Daha da ötesinde, şiirin bir parçası halini alan dipnotlar, okurun elinden tutarak bir fener işlevi görür, yazıldığı dönem için alışılmadık bir tecrübedir bu. Çorak Ülke, 433 dizeden oluşuyor. Şiir, beş bölüme ayrılır: Ölülerin Gömülüşü, Bir Satranç Partisi, Ateş Vaazı, Suda Ölüm ve Gök Gürültüsünün Söyledikleri –okuması yaklaşık yirmi beş dakika sürüyor. Şiirde tek bir anlatıcı veya anlatı yoktur. Birçok sesi bir arada sunan Çorak Ülke, incelikli bir gözlem gücüne dayanırken, okur, çoğu zaman, bir yerden başka bir yere savrulduğu hissine kapılır. Dante, Chaucer, Shakespeare, Blake, Conrad, Hindu ve Budist gibi edebi ve kültürel referansları olan Çorak Ülke’nin ilk dizesi, şiirin kime ait olduğu bilinmeden, Türkiyeli okurlar da dahil, pek çok kişinin zihnine yerleşmiştir: ‘Ayların en zalimidir nisan’ –Chaucer, mesela, bu ilk dizenin arkasında saklıdır.

‘Sen yeni bir şey yap’

Çorak Ülke, Eliot’un kendi içinde yaşadığı kırılmaları ve dışarıdaki dünyanın değişen anlamları ve yeni anlatıları arasında mekik dokur –bilimin yükselişi, etkisini yitiren din, değişen cinsiyet rolleri ve cinsel kimlikler, şehirleşme, yıkıcı savaş ve salgınlar… Bu kırılmalar, şiirin merkezindeki ruhsal çoraklığı ele verir. Şiirdeki güçlü ses çağımıza kadar uzanır. Savaşın getirdiği huzursuzluk ve felaketler, ardında bıraktığı yıkılmış hayatlar ve trajik ölümler, –“Yaşayan bizler artık ölmekteyiz / Nerdeyse tükenmekte sabrımız”–, şimdilerde Ukrayna’da, Yemen’de devam ediyor, umutlar tükeniyor.

Şiirin yayımlanma hikayesi de anlamlıdır. Eliot, iki yıl kadar üzerinde çalıştığı Çorak Ülke’yi bitirdikten sonra şair arkadaşı Ezra Pound’la paylaşır. Pound, şiirin ilk taslağından tam 360 dizeyi siler –iyi bir şair aynı zamanda iyi bir editör müdür sorusu akla geliyor… Paris Review’deki söyleşisinde, Pound’un Çorak Ülke’den çıkardığı kısımlarda neler olduğu sorusuna Eliot’un cevabı şöyledir: “Evet, bazı bölümleri tamamıyla çıkarttı. Bir gemi enkazı hakkında uzun bir bölüm vardı mesela. Nereden çıktı tam bilemiyorum ama The Inferno’daki Ulysses ezgisinden esinlenmiş gibiydi sanırım. Sonra Bukleye Tecavüz’ün (The Rape of the Lock) kopyası olan bir başka bölüm daha vardı. Pound, ‘başka birinin daha önce yapmış olduğu bir şeyi tekrar yapmaya çalışmak hiçbir işe yaramaz. Sen yeni bir şey yap’ dedi.” Eliot, Pound’un rehberliğinden memnundur; fakat, Jorge Luis Borges bu konuda eleştireldir: “Kapakta her ikisinin de ismi olmalı. Eğer bir yazar başka birinin metnini değiştirmesine izin veriyorsa, artık yazar değildir; ya­zarlardan biridir ve iş birlikleri de böyle onaylanmalıdır.” Eliot, şiirini ‘il migliore fabbro’ya (daha iyi usta), şair Ezra Pound’a ithaf eder. Şaşırtıcı değildir bu.

Bankacı ve öğretmen T. S. Eliot

Çorak Ülke, ilk olarak 1922’de Eliot’un editörlüğünü yaptığı Criterion dergisinde, birkaç gün sonra The Dial dergisinde yayımlanır. Aynı yıl, New York’ta Boni & Liveright tarafından bir kitap olarak basılır ve bu baskıda okurun işini kolaylaştıracak, dipnotlara ve referanslara yer verilir. Kitap Birleşik Krallık’ta Leonard ve 
Virginia Woolf’un yönettiği Hogarth Press’ten 1923’te yayımlanır. Şairlik ve yazarlık dışında öğretmenlik ve banka memurluğu da yapan Eliot, bu işlerin kendisine faydası olduğunu söyler: “Bir bakıma çok fazla yazmamı engelledi. Yapacak başka bir şeyi olmayan şairin, konsantre olmaya ve küçük bölümleri kusursuzlaştırmaya çabalamaktansa uzun uzun yazmaya fırsatı olur. Böyle bir durum benim için tehlikeli olurdu.” Eliot daha sonra Londra’daki Faber and Faber Yayınevi’nin yöneticileri arasına katılır. Şair, 1948’de Nobel Edebiyat ödülünü değer görülür. Çorak Ülke 1988’de Yüksel Peker, 1990’da Suphi Aytimur, 1995’te Cevat Çapan ve 2000’de Yaşar Günenç tarafından Türkçeye kazandırılır.

Çorak Ülke*

1. Ölülerin Gömülmesi

Ayların en zalimidir nisan, leylaklar

Açtırır ölü topraktan, yoğurup

Bellekle isteği, diriltir

Ölgün kökleri bahar yağmurlarıyla.

Kış sıcak tuttu bizi, örterek

Toprağı unutkan karla, bir parça

Can katıp kuru köklerle.

Yaz şaşırttı bizi, bir sağanakla gelerek

Starnberger Gölüne, sığındık sütunların altına.

Sonra güneşe çıktık, uzandık Hofgarten’e,

Kahve içip konuştuk bir saat kadar.

Bin gar keine Russin, stamm’ aus Litauen, echt deutch.

Ve çocukluğumuzda, kuzenim arşidüklerde kalırken,

Çıkarır kızakla gezdirirdi beni,

Ben de korkardım. Oysa, Marie, derdi,

Sıkı tutun, Marie. Ve kayardık yamaçtan aşağı,

Dağlarda, özgür hissedersin orada kendini.

Çoğu zaman okuyorum geceleri, kışın da güneye gidiyorum.

(…)

*Çeviri: Cevat Çapan

Yorumlar