Bu kez sanat 'darbe'ye vurdu

Babam ve Oğlum filminin giriş sahnesi pek çoğumuzun zihnindedir. Filmin kahramanı Sadık 12 Eylül darbesinin yapıldığı geceye denk geldiği için, doğurmak üzere olan karısını hastaneye götürecek ne bir kimse ne de araba bulabilir. Sokak ortasında doğum yapmak zorunda kalan karısı, bir süre sonra oracıkta ölür. Kucağında bebekle aklını yitirmek üzereyken, bir askerî araçtan inen çavuş darbe olduğunu, bunun için ortalıkta kimsenin olmadığını söyler. O gece hem Sadık için hem de ülke için en karanlık gecelerden biridir.

Filmden çıkıp gerçek hayata döndüğümüzde aynı karanlık bizi de içine çekiyor. Bugün 12 Eylül. Bundan tam tamına 29 yıl önce sabah saat 03.58'de ordu yönetime el koydu. Etkisi yıllar yılı sürecek bir döneme girildi. Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan bu darbeyle 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 'sakıncalı' damgası yedi. 7 bin kişi idamla yargılandı, bunlardan 517'si hüküm giydi, 50 kişi infaz edildi. 171 kişi işkencede öldü. 299 kişi cezaevinde hayatını kaybetti. 95 kişi çatışmada öldü. 937 film yasaklandı. 3.854 öğretmen, 120 öğretim üyesi, 47 hâkim görevden alındı. 400 gazeteci toplam 4 bin yıl hapis cezasıyla yargılandı. 39 ton gazete ve dergi yakılarak imha edildi.

'EN POLİTİK EYLEM SANAT'

Hazır şimdilerde İstanbul'da eserleri sergilenirken bir de Alman sanatçı Joseph Beuys'a kulak verelim; böylelikle sözün nereye uzayacağı kendini ele verecektir. Beuys'a sorarlar, "Politik eylem için hangi araçlar seçilebilir?" diye. O da şöyle cevap verir. "Ben sanatı seçtim." Son dönemlerde darbe girişimi söylentileriyle, iddianamelerle yatıp kalktık. Edebiyatın 80 darbesine bakışına, yazışına aşinayız. Bu kırılmanın ne menem bir şey olduğu artık gün yüzüne çıkıyor. Hesaplaşmalar oluyor. Peki apolitik sayılan bir kuşağın sanatçıları bu süreci nasıl okudu?

Tophane'de yer alan Outlet Sanat Galerisi, kapılarını 'Darbe/Coup' adlı sergiyle açtı. Sanatçılar Halil Altındere, Bengü Karaduman, Köken Ergun ve Servet Koçyiğit fotoğraf video gibi işlerle 'darbe' kavramını sorguluyor. Bu genç sanatçılar plastik sanatlar adına ülkemizde belki de geç kalınmış bir konuyu, tartışmaya çağırıyor, ülkemizde ve dünyada darbenin karanlık yüzüne davet ediyor. "Hükümet, askerî kuvvetler, yasaklar ve aşırı uçların çatışması görsel kültüre nasıl yansıyor? Sadece Türkiye'de değil, 'darbe yemiş' pek çok ülkede bu kodlar nasıl görünür oluyor?" gibi soruların peşine düşen sanatçılar kendilerine ve herkese "Yüzleşmek için geç mi kaldık?" pankartını açıyor.

BİR SABAH ANSIZIN TANKLAR DOLAŞIR

Sergide Halil Altındere, 12 Eylül 1980'in kült imgesi olan Hürriyet Gazetesi yıldırım baskısındaki "Ordu yönetime el koydu" başlığının noktasına, virgülüne dokunmadan ardı ardına sıralanan yasakları yeniden üretiyor. Tarihimizin kötülük imgesini büyütüyor, bakmaya zorluyor. Unutmak istediğimiz, belleğimizin en karanlık tarafının, aslında ne kadar taze durduğunu gösterip, bu yüzleşmeyi tarihe çiviliyor. Ailesinin neden uzun yıllar Almanya'da yaşadığını, annesinden değil tarih kitaplarından öğrenen sanatçı Bengü Karaduman bir belgeselle o dönemi anlatıyor, eleştiriyor.

Köken Ergun fotoğraf ve video çalışmasıyla "Askeriyenin neredeyse görünmez ve güçsüz olduğu bir ülkede, insanlar sokakta dolaşan bir tank gördüklerinde ne yaparlar?" sorusunun peşinden gidiyor. Danimarka'nın bir köyünde, bir tankı dolaştırıyor. Ve bu kurgusal film, yavaş yavaş bir performansa dönüşüyor. Bir sabah ansızın sokaklarında tankların dolaşmaya başladığı bir ülkeden, dillerinde darbe kelimesinin karşılığı olmayan bir ülkeye gittiğinizde karşınıza farklı tepkiler çıkıyor. Ergun, onların renkli görüntülerini fotoğraflıyor. Servet Koçyiğit fotoğraflarıyla farklı ülke askerlerinin güç dengelerine, duruşlarına, kendilerini temsil biçimlerine odaklanıyor.

Kapalı kapılar, örtük perdeler, tank ve silah sesleri, korkulu yürekler, acılı insanlar... Umulur ki adına darbe dedikleri bu karanlık zamanlar bir daha yaşanmaz. Hep masmavi bir gökyüzü, ışıltılı zamanlar insanlığa eşlik eder. Küratörlüğünü Azra Tüzünoğlu'nun yaptığı ve bir nevi hafıza tazeleme olan sergi, 17 Ekim'e dek salıdan cumartesiye 10.00-18.30 saatleri arasında görülebilir. (0212 245 55 05)

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
12/09/2009

Yorumlar