Portre sanatının gittikçe fotoğrafa daha yakınlaştığını söylemek zor değil. Özellikle yeni kuşak genç sanatçıların, tıpkı bir fotoğraf karesi izlenimi veren foto-gerçekçi yağlı boya ve akrilik portre çalışmaları mükemmeli daha da yakalama çabasında. 1960'larda özelikle Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkmış olan foto-gerçekçi resim akımına bu yeniden ilgiyi, pek çok sanat galerisindeki eserlerde görmek mümkün. Dünyanın önemli portre müzelerinden biri olan Londra Ulusal Portre Galerisi’nde (National Portrait Gallery), herkesin şaşkın bakışlar arasında merakla baktığı bu eserlerdeki gerçekçilik tablolara dokunmaya kadar varabiliyor.
Galerinin 1980’de John Player Portre Ödülü olarak başlayan daha sonra 1990’da BP Portre Ödülü’ne dönüşen saygın portre yarışması her yaz kapılarını sanatseverlere açarken, portre sanatının, fotoğrafa yakınlığı sergilenen eserlerde hemen dikkat çekiyor. Geçtiğimiz Haziran ayında açılan ve dünyanın dört bir yanından ressamların yer aldığı sergide Ardahanlı Murat Tezcan Demirbaş’ın (1975) Ordeal (Çile) adını verdiği otoportresi de bulunuyor. Toplam 55 sanatçının eserinin yer aldığı sergide, İngiltere 21 eserle başı çekiyor. Belçika, Kanada, Fransa, İsrail, İtalya ve Romanya gibi çeşitli ülkelerden pek çok ressamın eseri görücüye çıkarken, bu yılın birincisi İsrailli sanatçı Matan Ben Cnaan’ın “Annabelle and Guy” adlı bir baba, üvey kızı ve bir köpeğin yer aldığı portre.
Seçici kurul bu yıl ilk kez yarışmaya katılmak isteyen adaylara eserlerinin dijital ortamda gönderilme kolaylığı sundu. Bu yeni uygulamayla birlikte büyük ilgi gören yarışmaya 456 eserden ilk elemeye kaldı. Bu süreçte eserlerin kendisini gören kurul, bir seçim yaparak 55 ressamın eserinin sergilenmesine karar verir. Yarışmada birince seçilen eser 30 bin Sterlin para ödülüne layık görüldü. Sergilenen eserler National Portrait Gallery’nin sürekli koleksiyonuna alınıyor.
Ressamın köşeye sıkışmışlığı
Sanatçının çileli halini yansıtmaya çalışan Demirbaş "İlham kaynağım kendi üretim sürecim oldu. Bir sanatçının, ilhamına ve enerjisine bağlı olan sanat üretiminin en zor zamanlarını yansıtmaya çalıştım" diyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar bölümünden mezun olan sanatçı, Van’da ve İstanbul’da çeşitli bireysel ve grup sergilerine katılmış. Sanatçının 150 x 150 cm ölçülerinde ve tuval üzerine yağlıboya tekniğiyle uyguladığı eseri, ressamın resim psikolojik olarak köşeye sıkışmışlığına da gönderme yaparken, renkleri ve foto-gerçekçi dokularıyla dikkat çekiyor.
Sanatçının bir taraftan melankolik öte taraftan ironik hallerini yansıtan tablosunda Demirbaş, düş kırıklığına uğramış bir portre çizerken yerdeki boyalar, tuvaller ve köşeye sıkışmışlık öne çıkıyor. Çile çeken bir sanatçının acısını katman katman gösterirken yaşamı sürdürme gücünü de veren tablo, sergiyi gezen sanatseverlerden de ilgi görüyor. Hemen bir hatırlatmada bulunursak, ressam aynı zamanda, 2013 Başöğretmenlik Ödülü’nü kazanan ve Konya Ereğlisi’nin büyük bölümünü uzun yıllar kendi elleriyle 32 bin ağaç dikerek yeşillendirmiş doğa tutkunu ve emekli öğretmen Rahim Demirbaş’ın da oğlu.
Portre sanatının Oscar’ı olarak değerlendirilen BP ödülünde birincilik ödülünü alan eserdeki ışık ve gölge etkisinin güçlü birleşimi; ikincilik ödülü alan Michael Gaskell’in genç bir kızı resmetttiği foto-gerçekçi Eliza adlı zamansız eseri de büyük ilgiyi hak ediyor. Dünyanın pek çok ülkesinden daha pek çok usta işi portrenin yer aldığı sergi 20 Eylül’e kadar gezilebilecek.
Zaman’da yayımlandı.
Yorumlar
Yorum Gönder