Dünyanın en saygın ve popüler yayın kuruluşlarından BBC’yi zor günler bekliyor. İngiltere hükümeti, hafta başında yaptığı açıklamada, BBC’ye mali kaynak sağlamak için alınan televizyon lisans ücretinin 2027’de tamamen kaldırılabileceğini duyurdu. İktidardaki muhafazakâr parti hükümeti, enflasyona göre artması beklenen lisans ücretinin ise önümüzdeki iki yıl için aynı kalacağını açıkladı. Hükümet kanadı, bu uygulamayla, BBC’nin gelecekteki destek modelinin neye benzeyeceği konusunu tartışmaya açmak istediğini dile getirse de, “Tamamen ticarileştirilmiş bir BBC mi yoksa kamunun desteklediği bir BBC mi?” sorusu zihinleri kurcalıyor.
BBC’YE NETFLIX MODELİ Mİ GELİYOR?
Sağlam ve sağlıklı bir demokrasi için medya organlarının gerekliliği ve bağımsızlığı son yıllarda dünya genelinde daha da kabul edilir hale geldi. BBC’nin güçlü ve demokratik bir toplum oluşturmadaki rolü ve dünya çapında değer verilen bir medya kurumu haline dönüşmesi, ülkenin büyük bir başarısı. Yapılacak mali kısıtlamalar bağımsız-kamu hizmeti veren bu kurumun, ekonomik geleceğini ve editoryal bağımsızlığını büyük ölçüde etkileyecek. Yeni destek formülleri arasında kısmi-özelleştirme, Netflix modeli ve doğrudan devlet finansmanı gibi arayışlar var. Hükümet özellikle Netflix modeline (ücretli abonelik) sıcak bakıyor. Fakat BBC yöneticilerini ürküten, bu modelin belirli bir izleyici kitlesine odaklanmak ve kâr etmek gibi -bu platformların gereği olan- bir üretime zorlaması.
BBC adil, bağımsız ve dengeli bir duruş sergilemedeki kararlığını sürdürdüğünü işaret etse de iktidar partisi BBC’nin kendilerine yeteri kadar yer vermediğini zaman zaman dile getiriyor. Bu yüzden, politik alanda, kurumun ‘tarafsızlık’ anlayışının ne anlama geldiğini sorgulayan tartışmalar yaşanmakta – Brexit referandumu, göçmenler, LGBTQ birey hakları ve Black Lives Matter eylemleri gibi. Medya uzmanları, BBC’nin lisans ücretindeki yeniliklerin özellikle bu hafta duyurulmasını, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın koronavirüs yasakları sürerken Başbakanlık Konutu’nda düzenlenen ve kendisinin de katıldığı etkinliğe dayandırıyor. Büyük tepkilere neden olan bu buluşma, ülkenin gündemini günlerce meşgul eden bir krize dönüşmüş durumda. BBC’nin geleceğini tartışmaya açan bu yeni açıklamalar, istifa çağrılarıyla karşı karşıya kalan Johnson’a halkın desteğini artırmak için tasarlanan bir taktik olarak görülüyor.
BBC’nin kamu yayıncılığı modeli, reklamlara yer vermeyen ve lisans ücretiyle (159 pound (2 bin 908 Türk Lirası)) faaliyet gösteren bir sisteme dayalı; Danimarka, İsveç ve Norveç de benzer bir uygulamaya sahip. Fransa, İtalya ve Almanya gibi diğer Avrupa ülkelerinde de TV lisansı mevcut; fakat, bu kurumları reklam gelirleri de finanse etmekte. Amerika’da ise yüzlerce kanal sunan dijital platformlara abonelik yöntemi var. Türkiye’de 1984’ten beri alınan katkı payı -2008’den itibaren elektrik bedeli üzerinden hesaplanıyordu- Aralık 2021’de çıkarılan kanunla kaldırıldı.
BBC, tüm eksikleri ve kusurlarıyla, Avrupa’nın pek çok ülkesinde yaygın bir model oluşturdu. Kurum aynı zamanda, devlet ve kamu destekli uluslararası medya kuruluşlarının, ülkelerin yurtdışındaki imajlarını iyileştirmek ve güçlendirmek konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğunu da gösterdi. Rusya ve Çin’in, Batı medyasında ülkelerine karşı önyargıları düzeltmek için bir araç haline dönüştürdüğü Russia Today (RT) ve Çin Küresel Televizyon Ağı (China Global Television Network (CGTN)) bunun örneklerinden. BBC’nin CNN ile, uluslararası İngilizce yayın yapan medya kanallarının (Al Jazeera ve TRT World gibi) yayılmasındaki öncülüğünü yadırgamak zor. Mesela, BBC ve Birleşik Krallık için ‘taçtaki bir mücevher’ olan BBC Dünya Servisi, bağımsız, güvenilir ve tarafsız haberleriyle tüm dünyada geniş bir kitleye hitap ediyor. Yeni model arayışları, bu servise ayrılan bütçeyi de etkileyecektir.
HER HAFTA 489 MİLYON KİŞİYE ULAŞIYOR
Kamu yayıncılığının temel işlevlerinden biri, bağımsız haber anlayışıdır. Bu kurumların nasıl finanse edildikleri büyük önem taşımakta; bunların otoritenin güç alanına dahil edilmesi, demokrasinin sağlıklı işlemediği bir toplum oluşturur. Bu yüzden, güvenilir ve doğru habere ulaşmadaki zorluklar ve var olan gürültülü medya ortamı, BBC gibi kurumların gerekliliğini öne çıkarıyor -Deutsche Welle Türkçe ve BBC Türkçe gibi mecraların Türkiye’deki popülerliği dikkate değer. BBC, bünyesindeki tüm medya kanallarıyla, her hafta 489 milyonluk rekor bir küresel izleyici kitlesine ulaşıyor. Bu rakamlara rağmen, Netflix, Amazon ve Disney gibi platformların gölgesinde BBC’nin yükü bir hayli ağır, birçok televizyon kanalı da bu zorlu yarışın içinde. Yaratıcı ekonomide büyük bir paya sahip BBC, bu kısıtlamalarla yüksek bütçeli programların sayısını azaltmak, hatta kimi radyo ve televizyon kanallarını kapatmak zorunda kalabilir. Örneğin, kültür programlarına ağırlık veren BBC4 kanalının arşivden yayınladığı programlar ve gittikçe zayıflayan içeriği bunun bir göstergesi.
Bilgilendirmek, eğitmek ve eğlendirmek temelinde faaliyetlerini sürdüren BBC’nin nasıl bir modelle finanse edileceği belirsiz, fakat bu kurumun gücünü azaltacak herhangi bir eylem, medya ortamını küresel anlamda daha da kuraklaştıracak.
Yorumlar
Yorum Gönder